Peygamber efendimizin katıldığı savaşlar

Konusu 'Hz.Muhammedin hayatı' forumundadır ve Adile tarafından 24 Ekim 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)in katıldığı savaşlar?

    BEDİR SAVAŞI (624)Mekke ileri gelenlerinden Ebu Süfyan idaresindeki Kureyş kervanı, Şam’dan dönüşte büyük bir savaşa sebep oldu. Bu büyük ticaret kervanının kanyla Kureyşliler gittikçe kuvvetlenen Müslümanlan ortadan kaldırmak için savaş mühimmatı alacaklardı! Hz. Muhammet "s.a.v" Kureyş’in can damarı olan bu kervanı takip etmek üzere önce Hz. Talha ve Hz. Saed Ibni Zeyd’i gönderdi.

    Daha sonra da kendisi 324 kişilik Müslüman kafilesiyle birlikte Ramazan’ın üçüncü Cumartesi günü Medine’den çıktı Enfal Suresi’nin 42. ayetinde buyurulduğu gibi, maksad büyük bir harp değil islamın ve Müslümanların gücünü göstererek elli kişi civarında bir Kureyş birliği tarafından korunan kafileye gözdağı vermekti.

    İki ordu, Bedir Köyü yakınında karşı karşıya geldi. Kureyş ordusu, daha önce davranarak su başmı tutmuş, Müslümanlar ise suya uzak ve kumluk bir yerde karargah kurmuşlardı.

    Savaş kazanılıp Allah’a şükür ve senalar yapıldıktan sonra, ganimet mallan Hz. Peygamber tarafından Müslümanlara paylaştırıldı. İzinli sayılanlara ve şehitlere pay ayrıldı.

    Bedir’de esir edilen müşriklerin zengin olanlanndan kurtuluş akçesi alındı. Parası olmayanlardan da her birinin on Medineliye okumayazma öğretmesi karşılığında serbest bırakılması kararlaştırıldı. Okuryazar olmayan fakirler, karşılık beklemeden salıverildi.UHUD SAVAŞI (625)
    Kureyşliler, Bedir’den mağlup ve perişan dönmüştü. Yakınlannı kaybedenler Ebu Süfyan’a Müslümanlardan intikam alınmasını istediler. Ebu Süfyan kervanının sağladığı elli bin altınlık kar ile Araplardan asker toplayıp harp hazırlığı yapmaya başladı.

    Bedir’de babası Utbe, amcası Şeybe ve kardeşi Velid’i kaybeden Ebu Süfyan’ın karısı Hind vede diğer Kureyş kadınlarının teşviki ile kabileler arasına gönderilen bazı şairlerin propagandası sonunda kuvveüi bir ordu hazırlandı. Ebu Süfyan’ın komutasındaki müşrik ordusu Medine’nin yakınındaki "Uhud Dağı’na" gelmiş ve savaş düzenine girmişti.

    Hz. Peygamber "s.a.v" zırhlanıp silahını kuşanarak ordusunun başına geçti. 700 kişilik İslam ordusu "Uhud Dağı’na" arka verip Medine’ye karşı saf teşkil etti. Geriden çevrilme tehlikesini önlemek için, tepenin solunda bulunan Hüneyn Boğazı’na Hz. AbduUahIbni Cübeyr’i elli okçu ile birlikte yerleştirdi. Ve savaş kazanılsa dahi kendisinden emir gelmedikçe yerlerini bırakmamaları emrinde bulundu.

    Müslümanlar bu savaşta yetmiş şehit verdi. Hz. Hamza’nın mübarek vücudu çok feci şekilde parçalanmıştı. Müslüman ölüleri ikişer, üçer gömüldükten sonra Medine’ye dönülmüştü. Hz. Muhammed yarasına ve elindeki kuvvetin çok az olmasına rağmen dönüşün ertesi günü yola çıkarak düşmanı takip etmişti.
    Uhud Savaşı’nın Müslümanlar için en önemli sonucu, Hz. Peygamberin "s.a.v" emir ve isteğine uymamanın verdiği kötü sonuç idi. "Cenab-ı Hak, Ali imran sûresinin" birinci ayet’i Kerimesini Ubud şehitleri için indirdi.HUDEYBİYE BARIŞI (628)Müslümanların çoğu "Muhacirler" beşaltı yıldan beri doğdukları şehirden "Mekke" uzak olmanın hasreti ile yanıp tutuşuyorlardı. Hz. Muhammed "s.a.v"Hendek Savaşı’ndan 1 yıl sonra Kabe’yi tavafa karar verdi. Bu habere Müslüman muhacirler epey sevindi. Peygamberimiz "s.a.v" bin beş yüz kişilik bir kafileyle Mekke’ye doğru yola çıktı "Mart 628". Müslümanların Mekke’ye yaklaşması müşrikleri telaşlandırdı.

    Onlar Müslümanları Mekke’ye sokmamak için HalidBin Velid ve ikrime Bin Ebu Cehil’i giriş yollarını tıkamakla görevlendirdiler. Hz. Muhammed "s.a.v" Hudeybiye’ye geldiğinde su kuyularının Halid Bin Velid tarafından tutulduğunu gördü. Kureyşlilere haber göndererek, savaş maksadıyla değil, umre "küçük hac" yapmak niyetiyle geldiklerini bildirdi. Kureyşliler onun bu talebini kabul etmediler.

    Bu arada islam kafilesine yaklaşarak ok ve sapanla zarar vermek isteyen Kureyşlilerin bir kısmı esir edildiyse de Hz. Peygamber maksadının savaş olmadığını ispat için çoğunu serbest bıraktı. Mekkeliler Hz. Muhammed "s.a.v" savaş için değil gerçekten de umre için geldiğini anladılar ve inandılar. Elçilerin karşılıklı gidip gelmelerinden sonra, nihayet prensiplerde anlaşmaya varıldı. Hz. Muhammed "s.a.v"Müslümanların itirazına rağmen, Kureyş elçilerinin isteklerini kabul ederek Mekkelilerle 10 yıllık bir anlaşma yaptı.

    Müslümanların anlaşmadan bir yıl sonra Hz. Peygamber "s.a.v" başkanlığında büyük bir düzen ve disiplin içerisinde Kabe’yi ziyaret etmeleri Mekkelilerin üzerinde çok iyi bir etki bıraktı. Bu olaydan sonra Halid Bin Velid ve Amr İbnülas Müslüman olup İslamiyet’e büyük hizmetlerde bulundular.HAYBER'İN ALINMASI (628-629)Medine’den kovulan Yahudiler "Nadiroğullan", Medine’nin 150 km kuzeyindeki Hayber’e yerleşmiş ve yönetimi ele geçirmişlerdi. Onlar Medine’ye dönmek için Kureyşlilerle Hendek Savaşı’nda işbirliği yapmış ve ticaret yollarını tehdit etmeye başlamışlardı. Hayber Yahudileri, Bizans’a,Gassani Devleü’ne ve müstahkem ve sağlam yapılı kalelerine güveniyorlardı.

    Hz. Peygamber "s.a.v" Mekke’den, Hudeybiye Banşı sebebiyle zarar gelmeyeceğini düşünerek, bin altı yüz kişilik bir ordu ile Hayber üzerine yürüdü. Hz. Ali’nin büyük yararlıklar gösterdiği bu savaşta, Yahudi kaleleri tek tek düştü ve en son Hayber Yahudileri teslim alınarak siyasi varlıkları sona erdirildi. Böylece, Yahudiler Müslümanların buyruğu altına girdi. MEKKE’NİN FETHİ (630) Hz. Muhammed "s.a.v" Islamın gücünü tanıtmak ve Islamiyeti Arabistan dışına yaymak maksadıyla Suriye’ye üç bin kişilik kuvvet gönderdi. islam ordusu Muta mıntıkasında büyük bir Bizans ordusuyla karşılaştı. Müslümanlar Hz. Peygamber "s.a.v" evlatlığı olan Zeyd Bin Haris’in komutasında büyük bir cesaretle savaştılar.

    Hz. Peygamber "s.a.v" tavsiyesi üzerine Zeyd’in şehadetinden sonra İslam ordusuna kumanda eden Cafer Bin Ebu Talib, ondan sonra da Revaha Bin Abdullah sırayla şehit oldular. Bunlardan sonra İslam kuvvetlerinin basma geçen Halid Bin Velid, gece karanlığından faydalanarak İslam ordusunu büyük bir ferasetle savaş alanından çekti ve mahvolmasını önledi. Medine’ye dönüşünde gösterdiği bu yararlıktan dolayı Hz. Muhammed ona Seyfullah sanım verdi.

    Muta olayı Mekkelileri sevindirmişti. Müşrikler Müslümanların ağır bir yenilgiye uğradıklarını sanarak Müslümanlardan korkmaya gerek olmadığını söylemeye başlamışlardı. Kureyşliler ve onların dostu olan Bekir kabilesi, Müslüman dostu olan Huzae kabilesinden yirmi üç kişiyi öldürmüşlerdi. Huzaelerin başkanı Medine’ye gelerek Hz. Muhammed "s.a.v" den yardım istedi. Peygamberimiz,"s.a.v" Mekke’ye haber göndererek ölenlerin diyetinin ödenmesini, bu yapılmadığı takdirde Hudeybiye Anlaşması’nın bozulmuş sayılacağını bildirdi.
     
  2. Adile

    Adile Admin

    Mekkeliler korktular. Saldın olayından haberi olmayan Ebu Süfyan’ı Hudeybiye Anlaşması’nı yenilemek üzere Medine’ye gönderdiler. Ebu Süfyan, kimseden yüz bulamadan eli boş olarak Mekke’ye döndü.Hz. Peygamber, "s.a.v" Ebu Süfyan’ın aynlmasından sonra gizli olarak savaş hazırlıklan yapmaya başladı.

    Peygamberimizin amcası Hz. Abbas, Ebu Süfyan’ı yanına alarak aman dilemesi için islam ordugahına getirdi.

    Hz. Muhammed "s.a.v"Mekke’ye ve Kabe’ye girdi. Kabe’de ve Mekke dolaylarındaki putların kırılmasını buyurdu. Ertesi gün Hz. Peygamber "s.a.v" Kabe’den Islamın emirleri, insan ve kişi hakları, eşitlik, faydalı iş yapma ve takva ile ilgili bilgileri ihtiva eden ayetleri açıkladı. "Bkz. Okuma parçası" Mekke halkından 17 kişi hariç diğerlerini ve hatta amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’ yi bile bağışladı.HUNEYN SAVAŞI (630)Mekke’nin Müslümanların eline geçmesini Havazin ve Tayf kabileleri iyi karşılamadılar. Bu iki kabile, Havazin kabilesinin başkanı Malik komutasında Mekke’ nin alınması için kuvvet toplamaya başladılar. Malik’in topladığı kuvvet 20 ila 30 bin kişi arasındaydı. Hz. Muhammed, "s.a.v" on iki bin kişilik bir ordu ile Mekke’den yola çıktı.

    Öncü kuvvetlere komuta eden Halid Bin Velid, ani bir saldırıya uğrayınca öncüler kaçtı, islam ordusunda panik başladı. Hz. Muhammed "s.a.v" yanında az bir kuvvet kaldı. Fakat "Peygamberimizin" amcası Hz. Abbas, söz söylemede etkili oldu ve o gür sesiyle, “Ey Akabe de biat edenler. Ey Hüdeybiye’de geri dönmemek için yemin edenler. Nereye? Muhammed "s.a.v" burada “diye bağırdı.” Kaçanlar geri dönerek düşmana saldırdılar.

    Her savaşta büyük kahramanlık gösteren Hz. Ali düşmanın bayraktarını öldürerek maneviyatlannı sarstı. Düşman bozularak kaçmaya başladı. Malik karışıklıktan istifade ederek Taife kaçtı. Müslümanların eline çok miktarda ganimet ve esir geçti. Bir süre sonra Havazinler islamiyeti kabul ettiler. TAİF KUŞATMASI (630) Taif, Mekke’nin güneyinde, havası ve suyu serin, güzel bir şehir idi. Hz. Muhammed "s.a.v" hicretten sonra Taife gitmiş fakat umduğunu bulamamış, hatta hakarete uğrayarak taşlanmıştı. Taifliler Hendek ve Huneyn savaşlarında müşriklerle yardımlaşmışlardı. öteden beri Taiflilerin gözü Hicaz liderliğindeydi.Hz. Muhammet "s.a.v" emri ile Taif kuşaüldı. 20 gün süren kuşatma ve saldırıların sonuç vermemesi ve Haram aylarının yaklaşması üzerine kuşatma kaldırıldı. Ertesi yıl Taifliler de islamiyeti kabul ettiler. TEBÜK SAVAŞI (631) Tebük, Şam ve Medine arasında olup, Bizans sınırının başlama yerine yakındı.Bizanslılar Islamiyetin yayılmasını önlemeye çalışıyorlardı. Suriyelilerin teşviki ile Nabatlılar, İslama karşı kuvvet toplamaya başladılar. O yıl Hicaz’da büyük bir kıtlık olmasına rağmen Hz. Muhammed "s.a.v" emri ve Müslüman zenginlerin büyük gayretleri ile sıkıntı ordusu adı verilen 30 bin kişilik bir gönüllü ordusu toplandı.

    Her türlü sıkıntı ve zorluğa rağmen İslam ordusu Tebiik’e vardı. Bizans, içişleri ile uğraştığından Müslümanlarla çatışmaya girmedi. Nabatlılar ve müttefikleri Hz. Muhammed "s.a.v" büyük bir ordunun başında geldiğini duyunca savaşmaya cesaret edemediler.

    Bu sırada Suriye’de veba salgını bulunması ve havaların aşın derecede sıcak olması sebebiyle Tebük’te 10 gün kalındı. Hz. Muhammed, "s.a.v" Halit Bin Velid’i “Dumet’ül Cendel” emiri üzerine göndererek burayı ve bazı kabileleri vergiye bağladı. İslam ordusunun Tebiik’e kadar gelmesi Bizans ve İran baskısı altındaki kabilelere bir ümit ışığı oldu. Her taraftan Medine’ye elçiler gelmeye ve Müslümanlık daha geniş alanlara yayılmaya başladı..