Lanet Etmek Günah'mıdır?

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve saadet tarafından 1 Ekim 2016 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    Lanet okumak günah'mıdır?


    Lanet: "Beid" manasında olup Allah Tealanın af ve rahmetinden uzak olma, kovma, reddetme, berbat anlamlarına gelen Arapça ad'dır .

    إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

    Müslümanlar ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.

    Diğer bir , ayetin kerimede (Hucurât, 49/10) Kardeş olan Müslümanların birbirlerine sövmesi şöyle dursun, üç günden fazla küs durmaları, gıybette bulunmaları, birbirleriyle alay etmeleri, kötü lâkap takmaları, hatta birbirlerine sûizan beslemeleri bile ayet ve Hadisi Şeriflerin hükmüyle haram kılınmıştır.

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسَىٰ أَنْ يَكُونُوا خَيْرًا مِنْهُمْ وَلَا نِسَاءٌ مِنْ نِسَاءٍ عَسَىٰ أَنْ يَكُنَّ خَيْرًا مِنْهُنَّ ۖ وَلَا تَلْمِزُوا أَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ ۖ بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ ۚ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ


    Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir.(Hucurat S.11)

    Lanetlemeden menetme sadedinde Hz Muhammet (s.a.v) şöyle buyurmuştur "Birbirinize, Allah'ın laneti, Allah'ın gadabı ve cehennem temennisiyle bedduada bulunmayın." Ebu Dâvud, Edeb 53, (4906); Tirmizî, Birr 48, (1977).

    Hz Muhammet (s.a.v) müslümanın tarif ederken şöyle buyurmuştur: "Mü'min ne ta'n edici, ne lanet edici, ne kaba ve çirkin sözlü, ne de hayasızdır." Tirmizî, Birr 48,

    Müminlere sürekli söven, onları lanetleyenler hakkında ise Hz. Muhammet (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Lâneti çok yapanlar Kıyamet günü şefaatçi olamazlar, şehid de olamazlar." Müslim, Birr 85, (2598); Ebu Dâvud, Edeb 53, (4907).

    Lanet edilen o lanete layık değilse, lanet edene döner. Hz. Muhammet (s.a.v) şöyle buyurur: "Şunu bilin ki, kim bir şeye haksızlıkla lanet ederse, lanet kendisine döner." Ebu Dâvud, Edeb 53, (4908); Tirmizî, Birr 48, (1979).

    Küfür etmenin , lanet okumanın ne kadar çirkin bir davranış olduğunu ; Müminlerin birbirlerini korumaları, zulüm içinde bırakmamaları, birbirlerinin kusurlarını örtmeleri hakkındaki,Hz. Muhammet (s.a.v) şöyle buyurur : "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekâbet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiği şekilde kardeş olun...
    Mümin Müminin kardeşidir. Ona (ihânet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez ve horlamaz

    Kişiye şer olarak, müminin kardeşini tahkir etmesi yeter" Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563 - 2564); Ebu Dâvud, Edeb 40, 56, (4882, 4917); Tirmizi, Birr 18, (1928).



    Hz. Muhammet (s.a.v) bir çok hadis-ı şerifinde horoza, zamana, rüzgara, ölmüşlere lanet etmeyin der. Bir hayvana bile lanet edilemezken, yaratılanların en şereflisi olan insana nasıl lanet edilir?!



    Bir müslüman , rahmetten başka bir şey dilemez

    Bilhakis bir mümine lanet etmek, bir müşrike bileHz. Muhammet (s.a.v) ciddi bir sebep yokken lanet etmemiş, sövmemiştir. Hz. Ebu Hureyre(r.a) şöyle anlatıyor: "Peygamberimiz (s.a.v): "Ey Allah'ın Resulü! Müşriklere beddua etsen, onları lânetlesen!" denilmişti. Allah Resulü şu cevabı verdi: "Ben rahmet olarak gönderildim, lanetleyici olarak değil!" Müslim, Birr 87, (2597).

    Hz. Muhammet (s.a.v), Taif'i yirmi günden fazla muhasara altına almıştı. Mücadele iyice zorlaşınca, Hz. Muhammet (s.a.v) Sahabeye Medine'ye dönme emri verdi. Bazı sahabiler şunu söylediler ; "Ey Allah'ın Resulü, Taif halkına beddua etsen!" Efendimiz ellerini kaldırdı ve şöyle dua etti: "Allahım, Sakif'e (Taif halkına) hidayet eyle ve onları mü'minlerin arasına kat!" Devs kabilesi hakkında da benzer talepte bulunulunca Hz. Muhammet (s.a.v) ve aynı duayı yapmıştı: "Allahım, Devs'e hidayet eyle, onları inananlar arasına kat" (Buhari, Müslim)

    Seneler önce de Hz. Muhammet (s.a.v), Taif'e dinini anlatmak üzere gittiğinde, görülmemiş hakaretlerle ve işkencelerle maruz kalmıştı, kölesi Zeyd ile beraber Taif'in dışına zor çıkmışlardı. Bir ağacın altına oturup dinlenirken , Cebrail'in "Eğer istersen Allah'ın emri ile şu iki dağı onların üzerine kapatıvereyim" teklifine O, bir mü'minin merhametinin zirvesini gösteren şu cevabı verir: "Hayır, eğer yüz yıl sonra da olsa, onların neslinden birisi gelip de iman edecekse, onun hürmetine hayır!"

    Müslümanın öz yapısı budur ve bu olmalıdır. Kendisine senelerce çektirenlere bile affedici davranan , bununla da beraber rahmetleri için onlara dua etmek. Haddi aşan, işleri zorlaştıran, halden, sözden, affetmeden, müsamahadan, mü'mince karakteri sergilemeden anlamayanlar karşısında ise Efendimizin yaptığı tek şey, bir cümlelik Allah'a havale etmektir: "Allahümme aleyke bihim = Allahım, onları sana havale ediyorum!"