Zuhruf Suresi Hakkında Bilgi

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Adile tarafından 6 Şubat 2018 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    ZUHRUF SURESİ

    (سورة الزخرف)
    Kur’an-ı Kerim’in kırk üçüncü suresi.


    Mekke döneminde Şura suresinden sonra nazil olmuş, adını 35. ayette geçen “zuhruf” (altın ve mücevher) kelimesinden almıştır. Hamim harfleriyle başlayan (hava-mim) yedi surenin dördüncüsüdür. Seksen dokuz ayet olup fasılası bir ayette “ل”, on ayette “م”, diğerlerinde “ن” harfidir. Mekke döneminin ikinci yarısında indiği tahmin edilen Zuhruf suresinin muhtevasını üç bölüm halinde incelemek mümkündür. Surenin baş tarafında Kur’an’ın vahiy ürünü olduğu, fakat haddi aşan inkarcıların bunu kabul etmek istemedikleri ve önceki peygamberler döneminde benzer davranışlarda bulunanların helak edildiği ifade edilir (ayet: 1-8). Allah’ın varlığını ve birliğini konu edinen birinci bölümde kainatı yaratan ve dünyayı insan hayatı için elverişli kılan Allah’ın varlığının aslında inkarcılar tarafından bilindiği belirtilir. Ancak inkarcılar, kız babası olmayı kendileri için bir aşağılanma sebebi kabul ettikleri halde dişi olarak niteledikleri meleklere kutsiyet atfedip onlara tapınmışlar, bunu Allah’ın dilemesi dışında gerçekleştiremeyeceklerini ileri sürmüşler ve bu ibadet türünü atalarından devraldıklarını iddia etmişlerdir. Daha sonra geçmiş peygamberlerin hitap ettiği zümreler içinde atalar kültüne sarılanların bulunduğu, fakat bunların helak edildiği bildirilmektedir. Hz. İbrahim’in ise, babasının da bağlı olduğu puta tapıcılıktan ayrılıp tevhid anlayışını sonraki nesillere miras bıraktığı beyan edilmektedir (ayet: 9-28).

    İkinci bölümde Mekke müşriklerine işaret edilerek kendilerine Kur’an ve onu açıklayan Allah’ın elçisi gelince Kur’an’ın etkili bir büyüden ibaret olduğunu ileri sürdükleri, Kur’an’ın Mekke veya Medine halkından servet ve sosyal mevki sahibi büyük bir zata gelmesinin gerektiğini söyledikleri belirtilir. Ardından serveti bölüştürmenin Allah’ın iradesi ve kudretinin çerçevesine girdiği ifade edilir; insanlara güzel evlerin, altın ve mücevherlerin verilmesi halinde onların dünya zenginliğine aldanıp küfür ve inkar yoluna sapacakları ve hep birlikte ahiret azabına maruz kalacakları anlatılır. Daha sonra Resulullah’a manevi açıdan sağır olanlara sesini duyuramayacağı, körlere ve hak yoldan büsbütün sapanlara gerçeği gösteremeyeceği bildirilir. Kur’an’ın hem kendisi hem de iman edenler için öğüt ve şeref vesilesi olduğu belirtilir (Matüridi, XIII, 252). Hz. Musa’nın, iktidar ve debdebesine aldanıp büyüklük taslayan Firavun’la mücadelesine temas edilir, Firavun ve taraftarlarının sonradan gelenlere ibret olacak şekilde helak edildiği haber verilir. Asr-ı saadet’teki müşriklerin hıristiyanların taptığı isa ile kendilerinin taptığı putlar arasında mukayesesine cevap verildikten sonra (a.g.e., XIII, 261-264) isa’nın tebliğine kısaca değinilir ve onun hakkında yanlış yola sapanlara elem verici azabın uygulanacağı bildirilir (ayet: 29-65).

    Surenin ahiret hayatına dair üçüncü bölümü kıyamet gününün ansızın vuku bulacağının haber verilmesiyle başlar. Allah’ın ayetlerine iman edip emirlerine uyanların korkmayacakları ve üzülmeyecekleri belirtilir ve cennet nimetlerine kısaca temas edilir. “Mücrim” diye nitelendirilen inkarcıların ebediyen cehennemde kalacakları, bunun bir zulüm değil dünyadaki davranışlarının neticesi olduğu ve şiddetli azap yüzünden hayatlarına son verilmesi yolundaki arzularının da yerine getirilmeyeceği beyan edilir (ayet: 66-80). Son yedi ayet, surenin baş tarafında değinilen Allah’ın varlığı ve birliği konularını pekiştiren beyanlar içerir. Son iki ayette Resul-i Ekrem’in müşriklerin iman etmeyişine yönelik rabbine olan şikayeti ve Cenab-ı Hakk’ın şu anda onlara karşı sert davranmayıp kendilerine selamet dilemesine dair sözleri anlatılır; çünkü onlar şu anda göremedikleri bazı gerçekleri ileride göreceklerdir.

    Zuhruf suresinin de aralarında bulunduğu otuz kadar surenin (mesani) Hz. Peygamber’e İncil yerine verildiğini bildiren hadisin sahih olduğu tesbit edilmiştir (Müsned, IV, 107; İbrahim Ali, s. 224-227, 301). Bazı tefsir kitaplarında görülen (Zemahşeri, V, 461; Beyzavi, IV, 116), “Zuhruf suresini okuyan kimse kıyamet gününde kendilerine, ‘Ey kullarım! Artık şimdi sizin için korku söz konusu değildir ve siz üzülecek değilsiniz, hesaba çekilmeden cennete girin!’ şeklinde hitap edilecek kimseler içinde yer alır” mealindeki hadisin mevzu olduğu kabul edilmiştir (Zemahşeri, I, 684, dipnotu 346; Trablusi, II, 721).

    Ali Muhammed Hamid Hammad, el-Esrarü’l-belaġıyye fi sureti’z-Zuħruf adıyla yüksek lisans çalışması yapmıştır (Ezher külliyyetü’l-lugati’l-Arabiyye, 1993). Ahmed Hasan Ferhat, “Teǿvilü ayeti’z-Zuħruf ‘ķul in kane...’” adlı makalesinde surenin 81. ayeti üzerinde durmuş (Mecelletü’ş-ŞeriǾa ve’d-dirasati’l-İslamiyye, VI/14, s. 17-53, Küveyt 1989), Muzaffer Özel de “Zuhruf Suresi 81. ayetin Anlamı Üzerine” ismiyle bir makale yayımlamıştır (DEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, sy. XXI, İzmir 2005, s. 175-191). John Burton da söz konusu ayetin yorumu hakkında çeşitli müfessirlerin görüşlerini bir araya getirmiştir (“The Interpretations of Q 43, 81 and The Techniques of the Exegetes”, Proceedings of the 14th Congress of the Union Europeenne des Arabisants et Islamisants: -Part One- Budapest, 29th August-3rd September 1988, ed. A. Fodor, Budapest 1995, s. 3-12).