Zeynep Binti Resulullah(r. anhakimdir? Annesi Hatice’dir (radıyallahu anhâ). Allah Resûlü otuz yaşlarındayken dünyaya gelmiştir. Oğlu Kâsım’ın vefatı üzerine,Resûllullah bütün şefkat ve sevgisini Zeynep üzerinde toplamıştı.Büyüyüp genç kız olunca da onu teyzesi Hale binti Huveylid’in oğlu Ebu’l-As ile evlendirdi. Zeynep (radıyallahu anhâ), hayatında putlara hiç tapmadı; Efendimiz’e peygamberlik vazifesi verildiğinde de hemen İslâmiyet’i kabul etti.Fakat eşi Ebu’l-As müşrikler safında kalmayı tercih etti. Bu durum, Zeynep’i (radıyallahu anhâ) çok üzüyordu. Hicret gerçekleşmiş;ama o eşi yüzünden Medine’ye gidememişti. Bedir Savaşı vuku bulduğunda eşi müşriklerle beraber savaşmış ve Müslümanlara esir düşmüştü. Mekkeliler, esir düşen yakınlarını kurtarmak için fidye gönderiyorlardı. Zeynep de bu maksatla, gelin olurken annesi Hz. Hatice’nin takmış olduğu gerdanlığı göndermişti.Resûlullah gerdanlığı görünce onu tanıdı ve Hz. Hatice’yi hatırlayıp hüzünlendi. Zeynep’in yaptığı bu fedakârlık karşısında çok duygulandı. Etrafındakilere:“Ashabım, şayet uygun görürseniz, kızımın esiri bulunan eşini,kızımın Medine’ye göç etmesine izin vermesi şartıyla, serbest bırakın ve bu gerdanlığı da kendisine iade edin.” buyurdu. Ashap, Resûlullah’ın teklifini kabul etti ve Ebu’l-As’ı serbest bıraktılar. Ebu’l-As, verdiği sözde durdu ve Mekke’ye gidince Zeynep’in Medine’ye gidebileceğini söyleyerek onu serbest bıraktı.O da yolculuk hazırlığına başladı. Efendimiz (aleyhisselâm), Zeyd ibn-i Harise’nin yanına birini vererek, Zeynep’i almak için onları Mekke’ye doğru yola çıkardı ve şöyle tembihte bulundu:“Zeynep sizin yanınıza gelinceye kadar Ye’cuc Vadisi’nde bekleyiniz.O getirildiği zaman teslim alıp bana getiriniz.”Onlar denilen yere gidip beklemeye başladılar. Zeynep (radıyallahuanhâ) hazırlıklarını bitirince kayınbiraderi Kinane ibn-i Râbi bir deve getirerek, Zeynep’i üzerine bindirdi ve onu anlaşma yerine getirmek için gündüz yola koyuldu. Müşrikler bunu görünce çok tedirgin oldular. Zeynep’i Resûlullah’a vermek istemiyorlardı. Bazı kimseler onları takip ederek, Zi-Tuva mevkiinde onlara yetişip ok atmaya başladılar. Deveye isabet eden ok ile deve yaralandı ve Zeynep deveden düştü. Hamile olduğu için çocuğunu düşürerek yaralandı. Kayınbiraderi Kinane, ok atarak onu korumaya çalıştı. Bu arada Ebû Süfyan gelerek Kinane’ye: – Böyle güpegündüz yola çıkmanız doğru değil. Sen Muhammed’in başımıza getirdiklerini ve halkın ona olan öfkesini çok iyi biliyorsun. Onun kızını halkın gözü önünde Mekke’den alıp götürmeni halk hazmedemeyecek. Bizim onunla (Zeynep’le) bir işimiz yok. Sen beni dinle ve Zeynep’i Mekke’ye geri götür. Halkın görmeyeceği bir gece, gizlice onu al ve babasına götür, dedi.Kinane de Ebû Süfyan’ın sözlerine uyup, Zeynep’i Mekke’ye götürdü. Müşriklerin öfkesi yatışınca da, bir gece gizlice onu deveye bindirip Zeyd ibn-i Harise ve arkadaşının bekledikleri yere götürüp onlara teslim etti. Zeynep (radıyallahu anhâ) Medine’ye varıp babasına kavuştu. Mekke’de kalan eşi Ebu’l-As ise, Zeynep’in Medine’ye gitmesinden sonra, eşinden ayrı kalamayacağını anlayınca,bu ayrılığa sebep olan şirk ve küfrü terk edip, Müslüman olmaya karar verdi. Mekke’de bütün hesaplarını kapatarak, hicretin yedinci yılında Medine’nin yolunu tuttu. Efendimiz’in (aleyhisselâm) huzuruna varıp İslâmiyet’i kabul ettiğini açıkladı. Efendimiz ona iltifat etti ve Zeynep’i tekrar kendisine verdi. Zeynep ve Ebu’l-As mesut aile yuvalarına tekrar kavuştu. Allah (celle celâluhû), Ümame isimli bir kız çocuğu nasip ederek bu yuvanın saadetini arttırdı. Zeynep (radıyallahu anhâ), hicretin sekizinci yılında vefat etti. Cenazesini,Ümmü Eymen, müminlerin annesi Sevde binti Zenâ ile Ümmü Atıyye yıkadılar. Cenaze namazını Efendimiz (aleyhisselâm) kıldırdı ve kendi elleriyle kızını kabre koydu.