Zekat verilirken aranan şartlar nelerdir?

Konusu 'Zekat vermek' forumundadır ve Lasey tarafından 19 Mart 2016 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Cenab-ı Hak buyuruyor:

    “Sadakalar (zekatlar) Allah’tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekat toplayan) memurlara, gönülleri (İslam’a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir.” (Tevbe, 60)

    Rasûlullah (sav) buyurdular:

    “Zekatı verilmeyen her altın ve gümüş, kıyamet günü ateşte kızdırılarak plaka haline getirilip sahibinin yanları, alnı ve sırtı bunlarla dağlanır. Bu plakalar soğudukça, süresi elli bin sene olan bir günde kullar arasında hüküm verilinceye kadar sahibine azap için tekrar kızdırılır. Neticede kişi, yolunu ya cennete ya da cehenneme çıktığını görür.” (Müslim, Zekat, 24;)

    1-2) YOKSULLAR VE DÜŞKÜNLER

    Bunlar, Kur’an’daki ifadesiyle “fakirler ve miskinler” dir. Fakir; ev ve ev eşyası gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan malı olsa bile, gelirleri mutat olan ihtiyaçlarını karşılamayan ve borçları düşüldüğünde, nisap miktarından daha az malı bulunan kimsedir. Bir işte çalıştığı halde gelir düzeyi temel ihtiyaçlarını karşılamayan kimse de bu sınıfa girer.


    Miskin ise, hiçbir geliri ve malı bulunmayan kimsedir. Kur’an’da “sarp yokuşa tırmanmanın” tanımı yapılırken, “toza toprağa bulanmış bir düşküne (miskine) yemek yedirmek”ten söz edilir.” Bu ifade, miskinin son derece yoksulluk ve sıkıntı içinde bulunan kimse olduğuna işaret eder. Buna göre, miskin fakirden daha muhtaç kimsedir.

    3) ZEKAT İŞLERİNDE ÇALIŞANLAR

    Bunlar zekat işlerinde çalışan memurlardır. Kur’an’da “amiller”in, zekattan pay almayı hak eden sekiz sınıftan biri olarak zikredilmesi, bu görevin bir ücret karşılığında yapılabileceğini gösterir. Buna göre çalışan kişi zengin de olsa, emeğinin karşılığını alabilir.


    Zekat toplama işinin belir bir yüzde karşılığında uzmanlaşmış kişi veya kuruluşlara yaptırılması da mümkündür. Buna göre zekat gibi büyük bir sosyal yardımlaşma kurumu İslam devletine her hangi bir malî yük getirmeden çalışabilecek, üstelik devletin bütçeden yapması gereken harcamaların önemli bir bölümü bu fondan karşılanabilecektir.

    4) MÜELLEFE-İ KULÛB

    Bu sınıf, kalpleri İslam’a ısındırılmak istenen kimseleri kapsar. Hz. Peygamber, Mekke’nin fethinde yeni İslam’a girmiş bazı kimselere zekattan pay vermiştir. Bunların içinde henüz İslam’a girmeyenler de vardı.


    Bu sınıfa zekat vermenin amacı; imanı zayıf olanların imanlarını güçlendirmek veya kötülüklerinden güvende olmak yahut onları hayra sevketmektir. Günümüzde kimilerini, İslam’a vereceği zararları önlemek, İslam’ın lehinde çalışmasını sağlamak veya uluslararası lobi faaliyetlerini yönlendirmek için bu fondan yararlandırmak mümkündür.

    5) KÖLELER

    Kölelikten kurtulmak, hürriyetlerini para ile satın almak isteyen kimselere de zekat verilir. Zekat fonundan yararlanılarak kölelerin özgürlüğüne kavuşturulması, İslam’ın insan hürriyetine verdiği önemi gösterir.


    6) BORÇLULAR

    Borcu düşüldükten sonra, nisap miktarı malı kalmayan kimseler bu sınıfa girer. Başkasından malı veya alacağı olup da, bunu alması mümkün olmayan kimse de borçlu sayılır. Bu şekilde borcu yüzünden darda bulunan kimseye zekat vermek borçsuz yoksula vermekten daha faziletlidir.


    Çünkü borçlunun hürriyeti bir bakıma kısıtlanmış olur, onu bu sıkıntıdan kurtarmak gerekir. Başkasının malını veya canını kurtarmak, ara bulmak gibi sebeplerle borçlanan kimse zengin olsa da borçlular sınıfından yararlanabilir.

    7) ALLAH YOLUNDA OLANLAR

    Kelime olarak “Allah yolunda” anlamına gelen “fî sebîlillah” tamlaması, terim olarak iki farklı anlamda kullanılmıştır. Birinci anlamı; İslam’ı yüceltmek için bilfiil savaşta bulunmaktır. Buna göre savaşta olan mücahitlere zekat verilir. Hatta İmam Şafii ve Malik’e göre, savaşa katılanlar arasında zengin-yoksul ayrımı da yapılmaz. Çünkü savaşçılar kendi beldelerinde zengin de olsalar, savaş bölgesinde kendi mallarından ayrı yerdedirler.


    Fi sebîlillah’ın ikinci anlamı ise; Allah rızasına uygun ve O’na yaklaşmak için yapılan her türlü hayırlı iştir. Buna göre Allah rızasını gözeten, hayır ve taat niteliği bulunan işleri yapan kişi ve ve kurumlara zekat fonundan yardım yapılabilecektir.

    8) YOLDA KALMIŞ KİMSE

    Yolculuğa çıkan, iyilik ve yararlı bir iş için yolculuk yapan ve gittiği yere yardımsız olarak ulaşamayan kimse bu sınıfa girer. Hac, savaş, mendup ziyaretler veya ticaret için yapılan yolculuklar buna örnek gösterilebilir.


    Yolculara, kendi beldesinde zengin de olsalar yolculuk sırasında muhtaç düşmüşse, gideceği yere ulaştıracak kadar zekat verilir. Ancak böyle bir yolcunun mümkün olursa zekat yerine borç alması daha hayırlıdır.

    Kendi beldesinde malını kaybetmek veya alacaklarını alamamak suretiyle muhtaç duruma düşen kimse de böyle yolcu hükmündedir. Bunlar ihtiyaçları kadar zekat alabilirler daha sonra mallarını elde edince, almış oldukları zekattan geri kalan miktarı başkalarına tasadduk etmeleri gerekmez.