Zekat Ile Ilgili Kavramlar Nelerdir?

Konusu 'Zekat vermek' forumundadır ve Beyza tarafından 24 Ekim 2013 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Zekat Nedir, İslamda Zekat Kavramı

    İslam Dininde zekat vermenin hükmü
    İslam'ın beş ana temelinden ikincisi zekâttır Peygamberimiz Islâm'ı anlatmak için gönderdiği davetçilere: "Önce Allah'tan başka bir ilâh, bir otorite olmadığını anlatın, kabul ederlerse, benim Allah'ın kulu ve elçisi olduğumu söyleyin, onu da kabul ederlerse, günde beş defa namaz kılmalarının farz olduğunu ve zenginlerinin malında fakirlerin hakkı bulunduğunu anlatın" (Buharî, zekât 1) buyurdu
    Zekât Kur'ân-ı Kerîm'de kırka yakın yerde namazın hemen yanı başında zikredilmiş ve namazdan sonra en önemli temel olduğu vurgulanmıştır

    Çünkü zekât Islâm ülkesini düzene koyan, vatandaşlarının sosyal güvenliğini sağlayan en etkili güçtür Zenginlerin varlığından fakirlere doğru sürekli bir akıştır Böylece fakir çok fakir olmaktan kurtulur, zenginin çok zengin olması önlenir Fakirle zengin arasında sevgi bağları oluşturur Zenginin hem günahlarını, hem de malını temizler Toplumu anarşi ortamından kurtarır Dünyayı düzene koyar, böylece âhirete yol açılır

    Zekât zenginlerin lütfen verdikleri bir yardım değil, fakirlerin, onların mallarındaki bir haklarıdır Bu yüzden veren minnet bekleyerek vermez, alan da minnet ederek almaz Zekâtı, devlet zorla da olsa alır ve yerine ulaştırır

    Vergiler zekât yerine geçmez, çünkü zekâtın alınmasının ve verilmesinin bir takım şartları vardır Yerini bulmayacağı bilinen zekât geçerli değildir

    Akıllı, ergin, müslüman, zekât için konmuş en az sınır (nisab) üzerinde çoğalır malı bulunan, yani zengin olan ve bu malı, elinde bir yılını dolduran her mükellef, genel olarak kırkta bir, yani yüzde ikibuçuk servet vergisi verir Zekât denen bu vergi, Kur'ân-ı Kerîm'in belirlediği kimseler dışında bir binaya, bir kuruluşa, bir zengine, ana-baba ve çocuklara, eşine kâfire verilmez

    Islâmca zengin sayılan, yani en az sınırın üzerinde malı olan mükellefin bu malının:
    l Kendi mülkünde bir yıl bulunmuş olması,

    2Bu ölçüye borçlarının dışında sahip olması,

    3Bu ölçünün; ev, binek, kapkacak, yiyecek, alet ve edevat dışında gerçekleşmiş olması,

    4Bu ölçünün tümüyle kendi mülkü ve artar bir mal olması halinde, zekât vermesi gerekir

    Zekâtı gerektiren en az ölçü, yani nisâb; altın için yaklaşık 85 gram, gümüş için 595 gram, diğer paralar için bunların birine eş değer paradır Bu çeşitli değerlerin toplamı; birisinin en az ölçüsüne vardığında, kırkta birini zekât olarak vermesi gerekir Toplamları en az ölçünün (nisabın) altında olursa zekât vermesi gerekmez

    Buna göre; kadının kullandığı elbiseleri, altın ve gümüşten başka süs eşyaları, kabı-kacağı dışında hepsinin değerlerinin toplamı 85 gram altının ya da 595 gram gümüşün değerini bulan, altını, gümüşü ve parası olsa ve bunlar onun mülkünde bir yıl kalsa, değerlerinin kırkta birini zekât olarak vermesi gerekir

    Zekâtın, zekât niyetiyle verilmesi, yani verirken zekât verdiğini bilerek vermesi şarttır
    Zekâtın düşmesi için hilelere başvurmak haramdır
    Usul ve furu'a, yani ana-baba ile onların ana-babalarına çocuklar ile onların çocuklarına, eşine, kâfire, zengine zekât verilmez