Zekat İle İlgili Hadisler

Konusu 'Zekat vermek' forumundadır ve Beyza tarafından 19 Ekim 2013 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Peygamberimizin Zekat İle İlgili Hadisleri

    İbnu Abbâs (r.anh) anlatıyor: [ Resulullah (s.a.v.) Efendimiz Hz. Muâz (r.anh)'ı Yemen'e gönderdi. (Giderken) ona dedi ki:
    [Sen Ehl-i Kitap bir kavme gidiyorsun. Onları davet edeceğin ilk şey Allah'a ibâdet olsun. Allah'ı tanıdılar mı, kendilerine Allah'ın zekâtı farz kılmış olduğunu, zenginlerinden alınıp fakirlerine dağıtılacağını onlara haber ver. Onlar buna da ittaat ederlerse kendilerinden zekâtı al. Zekât alırken halkın (nazarlarında) kıymetli olan mallarından sakın. Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zîra Allah'la bu beddua arasında perde mevcut değildir.] [Buhârî, Zekât 1, 41, Sadaka 1, 63, Mezâlim 9

    İsmi Nüseybe olan Ümmü Atiyye (r.anh) anlatıyor: [Bana bir koyun tasadduk edilmişti. Hz. Aişe (r.anh)’ye bir miktar et gönderdim. Resulullah (s.a.v.) o sırada Hz. Aişe’ye:
    [Yiyecek birşeyler var mı?] diye sormuş, Hz. Aişe (r.anh) de:
    [Hayır! Ancak, Nüseybe’nin şu (kendisine tasadduk edilen) koyundan gönderdiği bir miktar et var] cevabını vermiş. Peygabberimiz
    [Getir onu, o koyun yerini bulmuş (bize hediye olarak gelen zekat olmaktan çıkmış)tır demiş.] Buhari, Zekat 31, 62, Hibe 5; Müslim, Zekat 174, (1076)
    Hz. Muâz (r.anh) anlatıyor: [Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: [Kim malının zekâtını sevab umarak verirse, ona sevap verilir. Kim de zekâtını vermezse biz zekâtı ve malın yarısını (cezâlı olarak, zorla) alırız. Bu, Rabbimizin kesin kararlarından biridir. Âl-i Muhammed'e ondan bir hak yoktur.] Rezîn tahric etmiştir. (Ebû Dâvud, Zekât 4, (1575); Nesâî, Zekât 4, (5, 15, 16).]

    Ziyad İbnu’l-Haris es-Sudai (r.anh) anlatıyor: [Resûlullah (s.a.v.)’e gelip biat ettim. O sırada bir adam gelerek: [Bana sadakadan ver!] dedi. Resûlullah (s.a.v.) adama: [Allah, sadakalar hususunda, ne herhangi bir peygambere ne de bir başkasına hüküm verme yetkisi tanımadı, hükmü bizzat kendisi verdi. Ve, sadakaları sekiz hisseye ayırdı. Eğer sen bunlardan birine girersen senin hakkını derhal sana veririm] buyurdu. Ebu Davud, Zekat 23, (1630).

    Hz. Câbir (r.anh) anlatıyor: [Resûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: [Nehir ve yağmur sularının suladığı şeylerden ( zekât olarak) öşür (onda bir) alınır. Hayvanla sulananlardan öşrün yarısı (yirmide bir) zekât alınır.] [Müslim, Zekât 7, (981); Ebû Dâvud, Zekât 11

    Hz. Ali (r.anh) anlatıyor: [Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdular ki: [Sizi (ticarî olmayan) atın ve kölenin zekâtından affettim. Öyle ise gümüş paralarınızın zekâtını verin. Bunun her kırk dirhemine bir dirhem vereceksiniz. Ancak yüz doksan dirheme zekât düşmez. İkiyüz dirheme ulaştı mı beş dirhem verilecektir.] [Tirmizî, Zekât 3, (620); Ebû Dâvud, Zekât 4, (1574); Nesâî, Zekât 18, (5, 37).]

    Amr İbnu Şuayb, an ebîhi an ceddihî tarîkinden anlatıyor: [Resûlullah (s.a.v.)’e r kadın, beraberinde bir kızı olduğu halde geldi. Kızın elinde, altından kalın 2 bilezik vardı.
    [unların zekâtını verdin mi?]diye Resûlullah (s.a.v.) sordu. Kadına
    [Hayır!] diye cevap verdi.
    Resulullah (s.a.v.) [Kıyamet günü Allah'ın, onları sana ateşten iki bilezik yapması seni memnûn eder mi?] dedi. Bunun üzerine kadın, bilezikleri derhal çıkarıp Resûlullah'ın önüne bıraktı ve:
    [Bunlar Allah ve Resûlüne aittir!] dedi" [Ebû Dâvud, Zekât 3, (1563); Nesâî, Zekât 19, (5, 38); Tirmizî, Zekât 12, (637).]