Zekat Hakkında Temel Bilgiler İslamda zekat hakkında bilgiler Zekât nisabı, 20 miskal, yani 96 gr altın veya bu değerde para veya ticaret eşyasıdır. Zekât nisabına malik olan kimseye zengin denir. Zekâta tabi malların veya paranın, sene içindeki azalıp çoğalmasına itibar edilmez. Nisaba malik olduktan bir hicrî sene sonra elde kalan mal, nisabı buluyorsa, kırkta biri zekât olarak fakirlere verilir. Nisaptan aşağı ise verilmez. Zekât , kârdan değil, ticaret malının veya paranın tamamından verilir. Senetli ve senetsiz alacaklar nisap hesabına dahil edilir. Alacaklar tahsil edildikten sonra zekâtları verilir; almadan da verilebilir. Borçlar, mevcut paradan veya maldan çıkarılır. Geri kalanın zekâtı verilir. Zekât ; câmi, hayır kurumları, dernek… gibi yerlere verilmez. Zekât , fakir Müslümana veya vekiline verilir. Zekât , ticareti yapılan maldan verilir. Onun yerine başka maldan verilmez. Meselâ halıcı, gıda maddesi veremez. Bakkal da halı veremez. Zekâtı, ticareti yapılan maldan vermek câiz olduğu gibi, değerini altın olarak da vermek câizdir. Ticaret için olmayan evler, arsalar, vasıtalar, demirbaş eşyalar zekât nisabına dahil edilmez. Fakirin hakkı çıkarılarak malı, cimrilik kirinden arındırarak da şahsı temizlediği ve malda berekete sebep olduğu için bu mali ibadete zekat denilmiştir (Subki, el-Menhel, Beyrut, 1394, XI,113). Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Ey Muhammed! Mallarının bir kısmını kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al" (el-Tevbe, 9/193) ve "...Sarfettiğiniz her hangi bir şeyin yerine O daha iyisini koyar." (Sebe, 34/39) buyurulur. Zekata sadaka da denilir. Bu ismin verilmesinin sebebi zekatın malı temizleyip sıhhat ve kemaline sebep olması, zekat verenin de imanındaki sadakat ve olgunluğuna delalet etmesidir. Ancak sadaka; hem farz hem de nafile olan mali ibadetler için kullanıldığı halde zekat sadece farz olanına mahsustur (M. Hamdi Yazır, Hak Dini, II, 933). Zekat'ın Hükmü Zekat'ın farz oluşu esah olan görüşe göre fevridir. Yani kendisine zekat vermesi gerekli olan kişi hiç geciktirmeden hemen zekatını vermelidir. Aksi halde günahkar olur (el-Merginani, el-Hidaye, I, 96; Mehmet Zihni, Nimetü'l-İslam, II, 5). Bir kimseye zekatın farz olması için bazı şartların tahakkuk etmesi gerekir. Bu şartlar biraz ileride ele alınacaktır. Zekatın önemi ve Hikmeti Bir şeyin önemi, insanlığın ona olan ihtiyacı ve temin ettiği fayda ile ölçülür. Zekatın; zekat veren, zekat alan ve zekat alınıp verilen toplumda sağladığı faydalar göz önüne alındığında, onun ne derece büyük bir önem ifade ettiği ortaya çıkar. Zekat , her şeyden önce kulun Allah'ın emrine itaat edip, kulluğunu göstermesinin en güzel nişanesidir. çünkü, zekat vermeyi Allah emretmiştir. Kulun vazifesi; öncelikle neden ve niçinini araştırmadan Rabbi tarafından emrolunduğu şeyi yapmaktır. Müslüman; sevdiği, inandığı Rabbinden aldığı emri, canının yongası olan malın hiç bir maddi karşılık beklemeden vererek, kulluk borcunu en güzel şekilde ödemiş olur. Bunun yanı sıra zekat kişiyi, günah ve cimrilik kirlerinden temizler. İnsandaki, mal sevgisini kırıp, Allah sevgisinin ön plana geçmesine sebep olur. "Ey mü'minler! Sizi mallarınız ve çocuklarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın, böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır" (Münafıkun, 63/9) ayet-i kerimesinin işaret ettiği manayı gerçekleştirir. Zekat fakirler açısından da son derece önemlidir ve onlar için en büyük garantidir. çünkü, o sadece fakirin hakkıdır ve mutlaka fakire verilecektir. İnsanların koyduk(arı vergilerin toplanma ve sarfedilme yerleri devirlere ve devletlere göre değişebilir. Devlet gelirlerinin sarfında fakirlerden çok zenginlerin gözetildiği de olabilir. Kaynak ve sarf yerini Allah ve Rasulünün tesbit ettiği zekat ise böyle değildir. Bunun kimden alınıp kime verileceği Kur'an'ı-a belirtilmiştir. Bunu hiç bir kimsenin değiştirmesi mümkün değildir. Yani bu fon sadece fakirler için kullanılır. Zekatın, toplum açısından önemi de; zekatı veren ve alan açısından öneminden daha aşağı değildir. Allah insanların tümünü aynı kabiliyet ve güçte yaratmamıştır. İnsanların fiziki yapılarında olduğu gibi mali güçlerinde de farklılıklar vardır. İnsanlar; ya zengin, ya fakir ya da orta hallidirler. Dünyanın çeşitli yörelerinde zenginlerin alabildiğine lüks ve israfa dalmaları, sayelerinde kazanç sağladıkları fakirleri düşünmemeleri, onlara yardım ellerini uzatmamaları, fakirlerin kendilerine kıskançlık ve kin duymalarına sebep olmuştur. Bunun neticesi olarak da toplumlarda sosyal patlamalar, huzursuzluklar ve isyanlar görülmüştür. İşte zekat , bütün bu olumsuz hadislerin önünde en güzel seddir. Toplum içerisindeki fertlerin düşecekleri dar durumlarda onları koruyan sosyal bir düzendir. İnsanlar arasındaki dayanışmanın sağlanmasına yardımcı olur. Zenginlere fakirler arasındaki mesafeyi daraltır. Fakirlerin gönüllerinde zenginlere karşı doğabilecek kıskançlık ve kinleri söndürür. İnsanlar arasında sevgi ve kardeşliği yayar. Böylece; hem fakirin aç, susuz ve çıplak kalmasını önler hem de cemiyetin düzen ve huzurunun bozulmasına engel olur.