Yemini Bozmanın Kefareti Nedir?

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Lasey tarafından 9 Mart 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Yemin Kefareti


    Bir kimsenin yaptığı yemine riayet etmeyip yeminini bozması halinde üzerine gereken kefarettir.

    Yemin kefaretiyle ilgili olarak Kur’an’da şöyle buyurulur: “Allah kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren (lağv) yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutmaz; fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin kefareti işte budur. Yeminlerinizi koruyunuz. Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz” (el-Maide 5/89).

    İslam müctehidlerinin ortaklaşa ifadelerine göre, yeminini bozan yani Allah’ı şahit göstererek verdiği sözünde durmayan kimse kefaret olarak; ya bir köle azat edecek ya on fakiri sabahlı akşamlı doyuracak ya da on fakiri orta seviyede giydirecektir. Yemin kefaretini sıraya uyması gerekmeden bu üç şeyden dilediğiyle ödeyebilir. İslam’ın insan hak ve hürriyetlerine verdiği önem sebebiyledir ki, köle azat etmek bunlar arasında en faziletli seçenek olarak görülmüştür. Eğer bunlara gücü yetmezse üç gün oruç tutması gerekir. Hanefî ve Hanbelîler’e göre bu üç gün orucun arka arkaya tutulması şarttır.

    Oruç kefaretinde oruç tutmanın ön sıraya alınıp fakiri doyurmanın bundan sonraya alınması, orucun kasten bozulmasının yine oruç tutularak telafi edilmesi, suçun ve cezanın aynı türden olması, kişinin nefsini eğitmesine öncelik verilmesi gibi gaye ve hikmetlere sahiptir. Yemin kefaretinde ise fakiri doyurma ve giydirme ön planda tutulmuş, buna imkan bulamayanların oruç tutması istenmiştir. Bu da İslam’da üçüncü şahısların hukukunun gözetilmesinin ve sosyal amaçların taşıdığı öncelik sebebiyle olmalıdır.

    Bir kimse yeminini bozmadan kefaret verse de sonra bozsa, Hanefîler’e göre bu yeterli olmaz; bozduktan sonra yeniden kefaret vermelidir. Oruç kefaretinde de olduğu gibi, bir günde on fakirin doyurulması da, bir fakirin on gün süreyle doyurulması da caizdir. Doyurma ve giydirmenin, kefaret veren kimsenin sosyal konumuna, günlük gıda harcamalarına ve giyim tarzının ortalamasına göre olması gerekir. Doyurma ve giydirme yerine ihtiyaç sahiplerine bunların bedelleri de ödenebilir.