Sahabeden Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) anlatıyor: Sevgili Peygamberimiz Sallallahu aleyhi ve sellem, bir şey yiyip içtikten sonra şu duayı okurdu: [Elhamdü lillâhille Zîet’amenâ ve sekânâ ve ce’alenâ müslimîn. [Elhamdü lillâhi hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi, ğayra mekfiyyin ve lâ müvedde’ın ve lâ müsteğnen anhü Rabbenâ.] [Elhamdülillâhillezî et‘amenî hâzdtta’âme ve razakanîhi min ğayri havlin minnî ve lâ kuvvetin.] Manası [Bize yedirip içiren ve bizi Müslümanlardan kılan Allah’a hamdolsun](Tirmizî, De’avât, 56; Ebû Dâvud, Et’ıme, 52) [Ey Rabbimiz! Sana tertemiz duygularla, eksilmeyip artan, huzurundan geri çevrilmeyip kabul edilen sayısız hamd ile hamd ederiz.] (Buhârî, Et’ıme, 54; Ebû Davud, Et’ıme, 52 ) Bu yiyeceği bana yediren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan bunu bana rızık kılan Allah’a hamd olsun,derse geçmiş günahları affolunur.] (Ebû Dâvud, Libâs, 1; Tirmizî, De’avât 56) Muâz İbni Enes (r.anh) diyor ki; Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kim bir şey yer ve; Okunuşu: [El-Hamdü lillâhillezî et‘amenî hâzat-taâme ve razakanîhi min ğayri havlin velâ kuvvetin.] Manası: [Bu yiyeceği bana yediren ve tarafımdan hiçbir güç ve kuvvet olmadan bunu bana rızık kılan Allah’a hamdolsun] derse geçmiş günahları affolunur. (Ebû Dâvud, Libâs 1;Tirmizî, De’avât, 56; İbn Mâce, Et’ıme, 16) Hz. Enes (r.anh), diyor ki; Hz. Peygamber (s.a.v.), Sa’d İbn Ubâde’nin yanında ekmek ve zeytinyağı yemişti. Sonun da şöyle bir dua buyurdular: Okunuşu: [Eftara ’ındekümüs-sâimûne ve ekele ta’âmekümül-ebrâru ve sallet aleykümülmelâiketü.] Manasıı: [Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizden ebrarlar "salihleriyi insanlar" yesin, üzerinize melekler dua etsin.] (Ebû Dâvud, Et’ıme 54) Türkçe olarak şu dua da yapılabilir: [Bizleri yokken var eden, bizlere yedirip-içiren Yüce Rabbimize hamdolsun, Kâinatın efendisi sevgili peygamberimize salât ve selâm olsun. Mağfiret ve rahmet bütün Müslüman kardeşlerimizin üzerine olsun. Ya Rabbi! Rızık ve nimet veren sensin! Sen kapın yönelenleri boş çevirmezsin. Biz aciz kullarız, Senin sonsuz ikram ve ihsanına muhtacız. Bizlere dünya ve ahirette güzel nimetler ihsan eyle! Ey güzel Rabbimiz! Bu sofrada tattırdığın nimetlerin daha güzellerini ebedî mutluluk yurdu olan cennetinde de tatmayı bizlere nasip eyle! Ya Rabbi! Bu helâl gıdaların şükrünü eda edebilmeyi ve Sana kullukta bulunabilmeyi bizlere nasip eyle! Ya Rabbi! Bu sofranın hazırlanmasında emeği geçen kardeşlerimizin kazançlarına bereket, kendilerine sağlık huzur ve mutluluk ihsan eyle! Ailelerinden ahirete göç edenlere ve geçmişlerimize merhamet eyle! Ya Rabbi! Mülkün sahibi sensin, dilediğine mülkü verir, dilediğinden alırsın. Dilediğini azîz, dilediğini zelîl edersin. Bizleri; aziz kıldığın ve nimet verdiğin kullarından eyle! Ya Rabbi! Bizleri nimetlerinden mahrum eyleme. Sağlık,huzur ve mutluluğumuzu daim eyle. Ya Rabbi! Bizleri, mü’min kardeşlerimizi ve tüm insanlığı her türlü kaza, bela, afet ve musibetlerden muhafaza eyle! Barış ve esenlik dolu bir dünyada yaşayabilmemizi bizlere lütfeyle! Âmin [ve selâmün ‘ale’l-mürselîn ve’l-hamdü lillâhi rabbi’l-âlemînelFâtiha.] Sahabeden Câbir (r.anh), Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’ı şöyle buyururken dinledim, demiştir: Peygamberimizin Hanımı Aişe (r.anh), Resulullah (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğunu söyledi: