Vitir Vacip Namazında Niçin Tekbir Alınır Vitir namazının 3. rekatında kıyamda iken tekbir alınması zammı sure ile kunut dualarının arasını ayırmak içindir. Hanefî mezhebine göre vitir namazının 3. rekâtında Fatiha suresi ve zamm-ı sûre okunduktan sonra "Allahü Ekber" diyerek eller kaldırılır vede yana salıverilmeden kunut duaları okunur, sonradan rükûa varılır. Vitir namazının hem kendisi, hem 3. rekâtta alınan tekbir, özellikle okunan Kunut duaları vaciptir. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) de vitir namazını bu şekilde kılmışlardır. Bunu Hz. Ali ve İbni Ömer (r.a.) gibi Sahabîler haber vermektedir. Alman bu tekbire "intikal tekbiri" denir. Çünkü, tekbirden önce okunanlar birer sûre vede âyettir. Kunut duaları ise Peygamberimizden rivayet edilen birer duadır. İşte âyetle dua arasını ayırmak ve dua hâline intikal etmek için tekbir alınmaktadır. Elleri kaldırarak sesli olarak tekbir almanın hikmeti de Tahtâvî'de geçtiğine göre, sağır ve kör gibi mazur kimselere tekbir alındığını bildirmek içindir. (Et-Tahtâvî, s. 305; Nimet-i islâm, s. 308.) Bu tekbiri alırken elleri kaldırmanın nereden geldiği ve nasıl sünnet olduğu hususunda ise Ruhu'l-Beyan tefsirinde çeşitli rivayetler kaydedilmektedir. Bu rivayetlerden birisi şu şekildedir. "Miraç Gecesi Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Mescid-i Aksâ'da bütün Peygamberlere imam oldu ve onlara 2 rekât namaz kıldırdı. Hz. Musa Peygamberimizden Sidre-i Müntehâ'ya vardığı zaman kendisi nâmına bir rekât namaz kılmasını istedi. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)'in Hz. Musa ile Miraç Gecesinde karşılaşacağı Secde Sûresinde meâlen şöyle ifade edilir: 'And olsun ki, Biz Musa'ya Tevrat'ı verdik; o Tevrat'a nasıl kavuştuysa sen de Bizim vaadimize kavuşacağından öylece şüphe etme. Biz o kitabı İsrailoğullan için bir hidayet rehberi kılmıştık.' (Secde Sûresi, 23.) Bu âyetin birkaç tefsiri vardır. Bunlardan birisi, Peygamberimizin, Kur'ân'ın tamamına kavuşacağından şüphe etmemesi, diğeri de Miraç Gecesinde Hz. Musa'ya kavuşacağından şüphe etmemesidir. Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Miraç'ta, Sidre-i Mühteha'ya çıktı, bir rekât namaz kıldı. Buna bir rekât da kendisi ilâve etti. Namaz iki rekât oldu. Cenab-ı Hak kendisine bir rekât daha kılmasını emretti. Böylece namaz, akşam namazı gibi vitir [tek] oldu. İşte Peygamberimiz 3. rekâtı kılacağı sırada İlâhî rahmet ve nur tecelli etti. Peygamberimiz o nur içinde kaldı. Ve kendinden geçmiş vaziyette elleri çözüldü. Sonunda ellerini kaldırarak tekbir aldı. İşte elleri kaldırmak böylece sünnet oldu.," (Ruhu'l-Beyan, 4:413-414.) Başka bir rivayette ise, Peygamberimiz 3. rekâtı kılacağı sırada Fatiha suresi vede zamm-ı sûre okudu. Rükûa gideceği sırada Cehennemi gördü. Cehennem ehli kömür gibi sim siyah olmuştu. Peygamberimiz bu halde de kendisinden geçti ve elleri çözülüverdi. Hemen Cebrail (a.s.) geldi, Peygamberimizin üzerine Kevser suyundan döktü. Böylece Peygamberimiz kendine geldi. Tekbir alıp kunut dualarını okudu. Kunut duasında Cehennemden ve Cehennem ehlinden Allah'a sığındı. Vitir namazının vakti ve fazileti hakkında da Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadır: "Allah size bir namazı ziyâde kıldı ki, o namaz sizin hakkınızda kırmızı tüylü develerden daha hayırlıdır. İşte o namaz vitir namazıdır. O namazı yatsı ile şafağın atışı arasında verdi." (Ebû Dâvud, Salât:336.) Bilindiği üzere, Arapların yanında o zamanlar en kıymetli dünya malı kırmızı tüylü develerdi. Hadiste, vitir namazının en kıymetli dünya malından daha hayırlı olduğu bildirilmektedir. Bütün bu rivayetler ve hikmetleri ile birlikte, ibâdetlerle ilgili meselelerde aranan esas husus, Peygamberimiz nasıl kılmış ve tatbik etmişse, onu taklit edip yapmaktır. Zaten hikmet ve maslahatların sadece bir teşvik tarafı bulunmaktadır.