Kadının görevlerinden biriside kocası vefat ettiğinde dört ay on gün yas tutması ve iddet beklemesidîr. Bu konuda Allah'u Teala şöyle buyurur: “Sizden biri öldüğünde geride bıraktığı eşleri dört ay on gün (evlerinde, evlenmeden) beklesinler.”(Bakara 2/234.) Kadın bu süre içerisin de süslenmez, güzel kokular sürünmez ve kimseye evlenme teklifinde bulunmaz, kendisine evlenme teklifinde bulunulmaz, bu niyet ile süslenip dikkat çekmeye çâlışmaz. Hastalık, korku, yalnızlık, yaşlılık, geçim için çalışmak gibi bir zaruret yoksa evin dışına çıkmaz. Zeyneb binti Ebû Seleme (radıyallahu anha) anlatıyor; “ Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) eşlerinden biri olan Ümmü Habîbe’nin (radıyallahu anha) babası Ebû’ Sufyan b. Harb vefat etmişti. Baş sağlığı için Ümmü Habîbe’nin (r.ah) yanına gittim. Ümmü Habibe (r.ah) içinde kına ve çeşitli maddeler bulunan koku istedi. İlk önce o kokuyu bir kızın başına sürdü. Sonra da kendi yanaklarına sürdü sonra dedi ki: “Allah’a yemin ederim ki benim koku sürmeye ihtiyacım yok, ancak ben Peyagamber Efendimiz (s.a.v), ‘Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, kocasından başka vefat eden hiçbir kimse için üç günden fazla yas tutması helal değildir. Kocası içinse dört ay on gün yas tutar’ buyurduğunu duydum; bu yüzden koku sürünüyorum.”(Buhâri, Cenâiz, 30; Müslim, Talâk, 58; ibn Hibbâii, hîh, nr. 4304.) Kadın ayrıca, vefat eden kocasının affı için Allah'u Teala'ya yalvarmalı, hayır dua yapmalı, gücü yeterse onun adına sadaka vermeli, çocuklarına sahip çıkmalı, terbiyeleri ile meşgul olmalı, kocasını hayırla anmalı, arkasından kusurlarını kimseye anlatmamalı, vefalı olmalı, saygı göstermeli ve böylece yüce Allah’ın rıza ve rahmetini istemelidir.