Uzaylılar Gerçek midir?

Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve saadet tarafından 25 Kasım 2016 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    Uzaylılar Gerçek midir?

    Kur'an'da dünya ve yeryüzü “ard” olarak geçer, başta Adem Aleyhisselam olmak üzere bütün peygamberlerin yeryüzüne, dünyaya gönderildiği bildirilir. Bu arada bazı sema katlarında İbrahim, İdris ve İsa Aleyhimüsselam gibi peygamberlerin makamının bulunduğu da mi'rac hadisinde ifade edilir. Yine İsra Suresi 44., Talak Suresi 12. ayetlerinde yeryüzünün gökyüzü gibi yedi tabaka olduğundan bahsedilir. Ama bu yeryüzü tabakalarının nelerden ibaret olduğu, yeryüzü katmanları mı, yedi kıta mı, yedi iklim mi, neler olduğu kesin olarak belirtilmemiştir.

    Ancak bu yaşadığımız dünyadan başka yaşama uygun farklı gezegenler olsa bile orada insan gibi mükellef ve sorumlu varlıkların yaşadığı konusunda bir ayet veya hadis yoktur.

    Dünyadan başka sekiz ve son verilere göre on bir gezegenin daha olduğu varittir, ama oralarda böyle bir varlık türünün yaşadığı hususunda ne dini, ne de bilimsel bir doküman söz konusu değildir.

    Bu arada şu gerçeği de gözden ırak tutmamak gerekir. Bu eski gezegen olan dünyamızda bu kadar canlı, ruh sahibi, akıl ve şuur sahibi varlıklar olduğu gibi diğer gezegen ve yıldızlarda, gök cisimlerinde oraların hayat şartlarına göre, oranın yapısına ve konumuna göre ruhani varlıklar vardır. Bu meseleye Bediüzzaman Said Nursi şu açıklamayı getirir:

    “Ecram-ı ulviye ve ecsam-ı seyyare içinde küre-i arzın hakaret ve kesafetiyle beraber bu kadar hadsiz ziruhların, zişuurların vatanı olması ve en hasis ve en müteaffin cüzleri dahi birer menba-ı hayat kesilmesi, birer mahşer-i huveynat olması, bizzarure ve bilbedahe ve bi't-tarikı'l-evla ve bi'l-hadsi's-sadık ve bi'l-yakini'l-kat'i delalet eder, şehadet eyler, ilan eder ki:"

    “Şu nihayetsiz feza-yı alem ve şu muhteşem semavat, burçlarıyla, yıldızlarıyla, zişuur, zihayat, ziruhlarla doludur."

    “Nardan, nur dan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, savttan, rayihadan, kelimattan, esirden ve hatta elektrikten ve sair seyyalat-ı latifeden halk olunan o zihayat ve o ziruhlara ve o zişuurlara, Şeriat-ı Garra-yı Muhammediye (Aleyhissalatü Vesselam), Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, "melaike ve can ve ruhaniyattır" der, tesmiye eder.” (Yirmi Dokuzuncu Söz Birinci Maksat, Birinci Esas)