Ümmü’l-Hayr (r. anha) Hayatı Ümmü’l-Hayr’ın (radıyallahu anhâ) asıl ismi “Selma”dır. Peygamber’in (aleyhisselâm)’in sadık arkadaşı Hz. Ebû Bekr’in annesidir. Böyle mübarek bir evlada sahip olmanın avantajına nail olmuş, hanım sahabîdir. İslâmiyet’e girip Müslüman olması; oğlu Ebû Bekir’in (radıyallahu anh) onun İslamiyet’e girmesi için Efendimiz’den dua istemesi neticesinde gerçekleşmiştir.Selma’nın (radıyallahu anhâ) İslamiyet’e girişini Hz. Aişe Validemiz şöyle anlatıyor:“Ebû Bekir (radıyallahu anh) Müslüman olunca, İslâm’ı başkalarına da anlatmayı istedi. Allah ve Resûlü’ne imana davet için yola çıkarak,rastladığı topluluğu Müslüman olmaya davet etti. Müşrikler onun üzerine atılarak, çok şiddetli darbeler indirdiler. Utbe ibn-i Rebia da sivri uçlu bir ayakkabı ile vurup yüzünü parçalıyordu. Hz. Ebû Bekr’in yüzü gözü tanınmaz hale gelmişti. Nihayet, Teymoğulları gelerek bir elbise içinde taşıyıp evine götürdüler. Babası Ebû Kuhafe ve Teymoğulları bu hale gelişinin sebebini öğrenmek için, Hz. Ebû Bekr’i konuşturmaya çalışıyorlardı. Akşamleyin, ancak onlara cevap verebildi. Dediği şey ise; sadece “Resûlullah’a ne oldu?” idi. Onlar, bu durumu görünce öfkelenerek bırakıp gittiler. O, hâlâ Resûlullah’ı sormaya devam ediyordu. Nihayet,Efendimiz’e götürüldü. Onun bu hali vefalı Peygamber’in rikkatine çok dokundu. Üzerine kapanarak onu öptü. Hz. Ebû Bekr ile annesi de gelmişti. Hz. Ebû Bekr (radıyallahu anh): – Yâ Resûlallah! Bu, benim annemdir. Sen Allah’ın Resûlüsün.Dua etsen, ihtimal ki, Allah (celle celâluhû) senin hürmetine onu ateşten kurtarır, dedi. Efendimiz de dua etti. Daha oradan ayrılmadan,Selma (radıyallahu anhâ) kelime-i şehâdet getirerek Müslüman oldu.Hemen ardından, Hz. Osman, Hz. Talha, Zübeyr, Abdurrahman İbn-i Avf ve Ammar İbn-i Yasir’in annesi de onu takip ederek Müslüman oldular. Selma (radıyallahu anhâ), her türlü sıkıntı ve meşakkatin diz boyu olduğu bir dönemde İslâm’a girmişti. Oğlu Ebû Bekir (radıyallahu anh) Resûlullah ile Medine’ye hicret edince o, yalnızca Allah’a emanet olduğunun bilincinde olarak bütün zorluklara göğüs germiştir. Ve “Cennetle müjdelenen evlada” lâyık bir anne olabilmenin sorumluluğunu her an üzerinde taşımış, bu büyük nimetin hakkını vermeye gayret etmiştir.