Ümmü Seleme (r.anha)

Konusu 'Biyografiler' forumundadır ve Lasey tarafından 28 Ocak 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Ümmü Seleme radıyallahu anha Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimizin en son vefat eden hanımlarından… Erkam’ın evinde İslam ile şereflenen ilk müslümanlardan… Habeşistan ve Medine’ye hicret eden ilk kafilede yer almış çilekeş bir İslam mücahidesi… Hudeybiye antlaşmasından sonra gösterdiği dirayet ve fetanetiyle, Efendimize verdiği fikri desteği ile tanınan bir annemiz… Zekasıyla, soyu, güzelliği, iffeti, nezaketi ve nezahetiyle Rasulullah’a aile olma şerefine eren bahtiyarlardan… Mü’minlerin annesi….

    Ümmü Seleme, bi’setten onbeş sene önce Mekke’de doğdu. Asıl adı Hind’dir. Ebu Seleme künyesidir. Mahzum kabilesine mensuptur. İlk evliliğini halasının oğlu Abdullah İbni Abdülesed ile yaptı. Habeşistanda ondan Seleme adında bir oğlu oldu. Ona nisbetle Ümmü Seleme dendi. Bu künye ile meşhur oldu. Babası, Kureyş’in sayılı cömertlerinden Ebu Ümeyye Süheyl İbni Muğıyre’dir. “Zadür-Rakb = Yol azığı” lakabıyla meşhurdur. Her yolculuğa çıktığında arkadaşına da yetecek miktarda yanında azık bulundurduğu için bu lakabı almıştır. Annesi, atike binti amir’dir.

    O, kocasıyla beraber Erkam’ın evinde İslamiyeti ilk kabul edenlerdendir. Habeşistan’a birlikte hicret ettiler. Medine’ye hicretleri ise tam bir destanlıktı. Çok sıkıntılı ve eziyetli oldu. Onun müşrik akrabaları Ebu Seleme’ye; Ümmü Seleme’nin götürülmesine müsaade etmeyeceklerini söylediler. Yolları tutuldu. Kocasından ve çocuklarından ayırdılar. Ebu Seleme (r.a.) yanlız kaldı. Tek başına Medine yollarına düştü. Oğlu Seleme ile hanımı Ümmü Seleme’yi Mekke’de bıraktı. Medine’ye hicret ile ilgili safhayı Ümmü Seleme kendisi şöyle anlatır:

    “Akrabalarım beni Ebu Seleme’nin elinden alınca, onun yakınları da oğlum Seleme’yi benim yanımdan almak istediler. Oğlumu aralarında çekiştirmeye başladılar. Münakaşa ve gürültüler arasında çocuğu, kolundan, ayağından çeke çeke alıp götürdüler. Bir yıla yakın, sabahtan akşama gözyaşı döktüm. Nihayet bana acıdılar da: “İstersen kocanın yanına gidebilirsin” dediler. Ebu Seleme’nin akrabaları da oğlumu getirip bana verdiler. Ben ve oğlum birlikte Medine’ye hareket ettik.”

    Kabul olunacak dualar

    Ümmü Seleme (r.anha) uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaştı ve kocası Ebu Seleme ile buluştu. Artık hasret ve çile sona ermiş, aile fertleri tekrar birbirine kavuşmuştu. Mes’ud ve bahtiyar idiler. Bir gün sevinçli olarak kocası eve geldi. Sevincinin sebebini şöyle anlattı: “Resulullah (s.a.)’den bir söz işittim de ona sevindim. Müslümanlardan bir kimse müsibete uğradığı zaman “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” der, sonra da: “Allahım! Bu uğradığım musibetin mükafatını ihsan et ve beni ondan daha hayırlısına nail eyle” diye dua ederse, muhakkak Allah onun duasını kabul eder” buyurdu.

    Günlük hayatları sevinç içerisinde geçen bu çilekeş aile öylesine birbirine muhabbetle bağlıydı ki, kocası kendisinden evvel ölürse bir başkasıyla evlenmeyi dahi düşünmeyecek kadar Ümmü Seleme’nin gönlü sevgi dolu idi. Hatta o, kocasıyla karşılıklı anlaşma yapmak istedi. Ebu Seleme’ye şunu teklif etti:

    “Ey Ebu Seleme! Cennetlik kocası ölen cennetlik bir kadın, sonradan başkası ile evlenmezse, Allah muhakkak onu cennette kocasıyla bir araya getirecektir. Aynı şekilde, cennetlik bir hanımı vefat eden cennetlik bir erkek de sonradan başka bir kadınla evlenmezse, Allah muhakkak onu da hanımıyla bir araya getirecektir. Öyle ise gel seninle sözleşelim. Ne sen benden sonra evlen, ne de ben senden sonra evleneyim.” dedi.

    Ebu Seleme, hanımının bu teklifini kabul etmedi. Ona: “Sen benim sözümü dinle! Ben öldüğüm zaman sen evlen” dedi. Arkasından çok sevdiği hanımı için dua etti: “Allahım! Ümmü Seleme’ye benden sonra daha hayırlı ve onu hor görmeyecek, incitmeyecek bir koca nasib et” dedi. Hanımı bir şey diyemedi ve söz böylece kapandı.

    Bu konuşmanın arasından fazla bir zaman geçmedi. Uhud günü kahramanca çarpışan Ebu Seleme (r.a.) birkaç yerinden derin yaralar almıştı. Tedavi edilir gibi olmuş ise de tam kapanmamıştı. Fakat o bu haliyle bile Beni Esed kabilesi tarafına gönderilen seriyyeye komutan tayin edildi. Katan seferi diye anılan bu seriyye zaferle Medine’ye döndü. Bu seferden sonra Ebu Seleme’nin yaraları tekrar deşilmeye, açılmaya başladı. Yatağa düştü. Rahatsızlığı beş ay kadar devam etti. Ümmü Seleme (r.anha) kocasına fedakarane bir şekilde sevgi ve hürmetle hizmet etmeye çalıştı.

    Gün geçtikçe hastalığı ağırlaşan Ebu Seleme (r.a.) bir daha ayağa kalkamadı. Nihayet şehadet şerbetini içti. Onun vefatını haber alan iki Cihan Güneşi Efendimiz hemen Ebu Seleme (r.a.)’in evine geldi. Ortada uzanıp yatan cesedinin başucuna oturdu. Onun açık kalan gözlerini mübarek elleriyle kapadı ve : “Şüphesiz ruh çıktığında göz onu takip eder” buyurdu. Orada ağıtlar yakarak ağlaşan kadınlara döndü ve: “Siz kendiniz için hayırdan başka şeye dua etmeyin. Çünkü melekler söylediklerinize “Amin “derler” buyurarak onları uyardı. Daha sonra Ebu Seleme (r.a.) için şöyle dua etti.

    “Allahım! Ebu Seleme’yi affet.. Derecesini hidayete erenler arasına yükselt. Arkasında kalanlar için de sen halef ol! Bizi de onu da affet. Ey alemlerin rabbi! Ona kabri içinde genişlik ver. Orada onun nurunu çoğalt” buyurdu.

    Ümmü Seleme (r.anha) kocası Ebu Seleme vefat edince Efendimize nasıl dua edeyim diye sordu. Resul-i Ekrem (s.a.) de: “Ya Rabbi! Beni ve onu afffet. Bana onun ardından, daha hayırlı bir bedel ihsan et diye dua et” buyurdu.

    O, bir taraftan bu duaya devam ederek teselli buluyor, bir taraftan da hayretini saklayamıyordu. Acaba Ebu Seleme’den daha hayırlı olan kimdi?

    En Hayırlı Eş

    Ümmü Seleme (r.anha), inancı uğruna çok çileler çekmişti. İmanından taviz vermemek için büyük fedakarlıklara katlanmıştı. Fahr-i Kainat (s.a.) Efendimiz onun gibi mücahide bir hanım sahabisinin dört çocuğu ile ortada kalmasına gönlü razı olamazdı. İddet müddeti bitince ashab-ı kiramdan bir çoğu ona evlenme teklifinde bulundu. Fakat hiç kimse müsbet cevap alamadı. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer (r.anhum) Efendilerimiz de ayrı ayrı talip oldular. Onlar da müsbet cevap alamadılar. Bir müddet geçtikten sonra Resul-i Ekrem (s.a.) Efendimiz evlenme teklifinde bulundu. Bu iş için Hatib İbni Belta’yı dünürcü olarak gönderdi. Ümmü Seleme (r.anha) Resulullah (s.a.)’in elçisi gelince duasının kabul edildiğini anladı. Buna çok sevindi. Fakat gönlünde bir takım endişeleri vardı. Bunlar zihnini tırmalıyordu. Dört tane çocuğu vardı. Bunların Efendimizi rahatsız etmelerinden korkuyordu. Bu ve buna benzer sebeplerle Hatib (r.a.)’ dan özür diledi.

    İki Cihan Güneşi Efendimiz onun bu nazik düşüncesine mukabeleten bizzat kendisi gitti ve nazikane bir ifade ile ona evlenme teklifinde bulundu. Bunun üzerine Ümmü Seleme (r. anha) gönlünü ve zihnini meşgul eden düşünceleri ve endişeleri bir bir açıklamak zorunda kaldı. Şöyle dedi:

    “Ya Rasulallah! Ben yaşlı bir kadınım. Hem çocuklarım var. Aynı zamanda çok kıskancım. Benden hoşlanmayacağınız bir hareketle karşılaşırsınız da Allah’ın azabına uğrarım diye korkuyorum. Sonra velilerimden nikah şahitliği yapabilecek kimse de yok” dedi. Bunun üzerine Fahr-i Kainat (s.a.) Efendimiz onun gönlündeki sıkıntıları, endişeleri gidermek için tek tek sorularını şöyle cevaplandırdı:

    “Yaşlı bir kadın olduğunu söylüyorsun. Senin başına gelen benim de başımdadır. Bir kadının kendinden daha yaşlı bir erkekle evlenmesi ayıp değildir. Çocuklarından bahsettin. Senin çocukların benim de çocuklarımdır. Onların geçimleri Allah ve Resulüne aittir. Kıskanç olduğunu söylüyorsun. Bunu senden kaldırması için Allah’a dua ederim. Yanında nikah şahitliği yapabilecek velinin olmadığını söylüyorsun. Burada olan ve olmayan velilerin içerisinde bana razı olmayacak yoktur” dedi.

    Ümmü Seleme (r.anha)’nın gönlündeki sıkıntılar bir bir kayboldu. Zihnini meşgul eden endişeler korkular hepsi yok oldu. Bu kadar açık ve kesin cevap karşısında teklifi derhal kabul etti ve oğlu Ömer’e “Ya Ömer! Kalk! Beni Resulullah’a nikahla” dedi.

    Resulullah'ın Düğün Yemeği


    Hicri 4. yılın şevval ayının sonlarında nikahları kıyıldı. Mü’minlerin annesi olma şerefini elde eden Ümmü Seleme (r.anha) validemize bir oda tahsis edildi. Düğün yemeği verildi. O günkü hatıralarını kendisi şöyle anlatır:

    “Vefat eden Zeyneb’in odası bana verildi. Odada bir adet çanak, bir adet su testisi, bir el değirmeni, içi hurma lifi ile dolu bir yastık ve bir yatak, bir de çömlek vardı. Çömleğin içinde erimiş yağ, çanakta da arpa bulunuyordu. Arpayı el değirmeninde öğütüp çömlekte bulamaç yaptım. Biraz da yağ koydum. İşte Rasulullah’ın düğün yemeği buydu.”

    Ümmü Seleme (r.anha) annemiz asalet sahibi bir hanımefendi idi. Efendimize karşı hep asil davranışlar sergiledi. Veda Haccı dahil yanından hiç ayrılmadı. Pek çok hadiseye şahit oldu. Fahr-i Kainat (s.a) Efendimizin hadislerini iyi zaptetti.
     
  2. Lasey

    Lasey Admin

    Ahzab suresinin meali

    O, bir gün Efendimizle birlikte oturuyorken Hz. Fatıma (r.anha) ile, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin (r. anhüm) Efendilerimiz geldiler. Beraberce yemek yediler. Bu sırada Ahzab suresi: 33. ayet-i celile nazil oldu. Mealen: “Ey ehl-i beyt! Allah sizden kiri günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor” buyuruldu. Resul-i Ekrem (s.a.) hemen, kızını, damadını ve torunlarını hırkasının içine aldı ve: “Ya Rabbi! Bunlar benim ehl-i beytim ve yakınlarımdır. Onlardan günahları gider ve onları temizle” buyurdu. Ümmü Seleme annemiz böyle bir fırsatı kaçırmak istemeyerek hemen: “Ya Rasulallah! Bende ehl-i beyttenim” dedi. Efendimiz de: “Evet! İnşaallah” buyurarak onu taltif etti.

    O, hayatını zühd, takva ve ibadetle geçirdi. Hanım sahabiler arasında fıkhı en iyi bilenlerdendi. Bilhassa hanımlarla ilgili meselelerde İslam fıkhını en iyi bilen sahabiler arasında yer aldı. Hadis ilmine de çok büyük hizmetlerde bulundu. Hadis rivayetinde Hz. Aişe (r.anha) annemizden sonra ikinci sırayı aldı. 378 hadis-i şerif rivayet etti. Bunlardan birkaçı şu mealdedir:

    “Kocası kendisinden razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.”

    “Ey kalbleri halden hale döndüren Allah! Kalbimi dinin üzerine sabit kıl.”

    “Namaz, namaz, namaza devam ediniz. Eliniz altındakilere güçlerinden fazla iş yüklemeyiniz. Kadınlarınız hakkında Allah’tan korkun. Onları, Allah ile muahede ederek aldınız ve Allah adı ile kendinize helal ettiniz.”

    Ümmü Seleme (r.anha) dirayetli, zeki ve problemlere çözüm üreten bir annemizdi. Efendimize fikren destek verirdi. Hudeybiye antlaşmasından sonra Resul-i Ekrem (s.a.) Efendimiz ashabına, kurbanlarını kesip başlarını traş etmelerini emretti. Antlaşma metninden hoşnut olmayan ashab bu emri duymamazlıktan geldi. Kimse yerinden kıpırdamadı. Emrini üç defa tekrarladığı halde kimse bu emre uyma eğilimi göstermedi. Bunun üzerine İki Cihan Güneşi Efendimiz Ümmü Seleme (r.anha) annemizin çadırına girdi ve: “Şunları görüyor musun? Onlara emrediyorum da icabet etmiyorlar” diye ashabın kayıtsızlığından bahsetti. Firaset sahibi annemiz Fahr-i Kainat (s.a.) Efendimize şu hatırlatmada bulundu: “Ya Rasulallah! Emrini yerine getirmek istiyor musun? O halde dışarı çık, kurbanlık develerini kes ve traşını ol. Ashaba bir şey söyleme!” dedi.

    Resul-i Ekrem (s.a.) Efendimiz bu samimi fikri benimsedi ve bu zekice tavsiyeye göre hareket etti. Tek başına çadırdan çıktı. Ashabdan hiçbirine bir şey söylemeden menasiki yerine getirdi. Kurbanlık develerini kesti. Traşını oldu. Efendimizin bu şekilde hareket ettiğini gören ashab da hızla yerlerinden kalkıp kurbanlarını kestiler ve traşlarını oldular.

    Ne firaset… Ne teslimiyet!.. Ne kadirşinaslık!.. Allah Rasulü hanımının görüşüne uyuyor… Onun fikrine değer veriyor… Fakat bütün ashab Annemizin görüşü doğrultusunda menasiki yerine getiriyor… Hiç bir ashabına bir şey demiyor… Efendimizin peşinden kurbanlarını kesiyor ve traş oluyor… Böylece kalplerdeki burudet gideriliyor ve ülfet peyda oluyor… Ne firasetli bir hareket!… Allahım bizlere de böyle firasetli hareketler nasip et!..

    Ümmü Seleme (r.anha) bir çok sahabinin erişemediği bazı ulvi manzaralara da şahit oldu. Bir defasında Resul-i Ekrem (s.a) Efendimizin bir kimse ile konuştuğunu gördü. Onu Dıhye (r.a.) sandı. Efendimiz onun Cebrail olduğunu söyledi. Annemiz, vahiy meleğini görmenin sevinciyle Allah’a hamdetti.

    Peygamberimizi ağlatan olay

    Bir gün yine Efendimiz, Ümmü Seleme (r.anha)’nın yanında iken Cebrail (a.s) geldi. Fahr-i Kainat Efendimiz annemize: “Kapıyı üzerimizden kapa. İçeriye kimseyi alma” buyurdu. Onlar içerdeyken Hz. Hüseyin (r.a.) geldi. İçeri girmek istedi. Ümmü Seleme (r.anha) ona mani oldu. Fakat Hz. Hüseyin bir fırsatını bulup içeriye daldı ve Rasulullah’ın kucağına oturdu. İki Cihan Güneşi Efendimiz torununu öptü ve sevdi. Cebrail (a.s), onu çok mu seviyorsun? diye sordu. Efendimiz de: “Evet, çok seviyorum” buyurdu. Bundan sonra aralarında şöyle bir konuşma geçti:

    – “İyi ama ümmetin onu şehid edecek”

    – “Demek onu mü’minler öldürecek?”

    – “Evet!.. İstersen onun şehid edileceği yeri de sana haber vereyim” dedi ve Cebrail (a.s.) kısa bir müddet oradan ayrıldı. Kerbela’dan getirdiği bir avuç kırmızı ve ıslak toprakla döndü. Resul-i Ekrem (s.a.)’in mübarek gözleri yaşardı. Cebrail (a.s.)’in getirdiği toprağı saklaması için Ümmü Seleme annemize verdi.

    İki Cihan Güneşi Efendimizin dar-ı beka’ya göç eylemesinden sonra Ümmü Seleme (r.anha) annemiz torunlarını gördükçe gözyaşı dökerdi. Onlara bir zarar gelmemesi için elinden gelen gayreti gösterirdi. Aradan yıllar geçti. Cebrail’in verdiği haber gerçekleşti. Hz. Hüseyin (r.a.) 61. hicri yılda Kerbelada Yezid’in adamları tarafından şehid edildi. O sabah Ümmü Seleme annemizin ağladığı görüldü. Sebebi sorulduğunda şöyle dedi.

    “Rüyamda Rasulullah (s.a.)’i gördüm. Başında, saç ve sakalında topraklar vardı. “Ey Allah’ın Rasulü size böyle ne oldu?” diye sordum. “Biraz önce Hüseyin’i şehid ettiler” buyurdu. İşte bu gördüğüm rüyanın tesiriyle ağlıyorum” dedi.

    Onun Ölümüne Cinler Dahi Ağladı


    Hz. Hüseyin’in şehadetine sadece insanlar değil, cinler dahi gözyaşı dökmüşlerdi. Ümmü Seleme (r.anha) annemiz Rasulullah (s.a.)’in vefatından sonra cinlerin ağladığını hiç duymamıştı. Bir gün onların ağladığını duydu. O zaman anladı ki Hz. Hüseyin şehid edildi.

    Ümmü Seleme (r.anha) annemiz iki Cihan Güneşi Efendimizin en son vefat eden hanımıdır. 84 yıl gibi bereketli bir ömür sürmüştür. 61 hicri yılda 667 m. senesinde Medine-i Münevvere’de vefat etti. Baki kabristanlığına defnedildi. Cenaze namazını Ebu Hüreyre (r.a.) kıldırdı. Cenab-ı Hak’tan şefaatlerini niyaz ederiz. Amin.