Ümmü Külsüm (r. anha) kimdir? Ümmü Külsüm (radıyallahu anhâ), Peygamberimiz’in azılı düşmanı Ukbe ibn-i Ebi Muayt’ın kızıdır. Hz. Osman’ın (anne bir) kız kardeşidir. Annesi Erva binti Kurayz, Peygamberimiz’in (aleyhisselâm) halasıdır. Ümmü Külsüm (radıyallahu anhâ), Mekke’deyken Müslüman olmuş ve Resûlullah’a biat etmişti. İslâmiyet’i kabul ettiği için, babasının ve müşriklerin işkencelerine maruz kaldı. Dinden dönmesi için yapılan baskılara rağmen O, inancından zerre kadar taviz vermedi.Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Medine’ye hicret ettiğinde, Ümmü Külsüm de hicret etmeyi çok istiyordu. Fakat, babası izin vermediğinden Mekke’de kalmak zorundaydı. Öz yurdunda adeta gurbet hayatı yaşıyordu. Cenab-ı Hakk’a dua ediyor, hicret için fırsat kolluyordu.Sıkıntılarla geçen yedi yıldan sonra, nihayet bir gün Allah (celle celâluhû) bu fırsatı ona lütfetti. Her gün gittiği yere gidiyormuş gibi Mekke’den ayrıldı. Asıl niyeti, Medine’ye hicret etmekti.Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Medine’ye ulaştı. Artık sıkıntılı günler geride kalmış, yerini güzel günler almıştı. Bu düşüncelerle,müminlerin annesi Ümmü Seleme’nin (radıyallahu anhâ) yanına misafir oldu. Peygamberimiz (aleyhisselâm), evde yoktu. Ümmü Külsüm endişeli bir bekleyiş içine girdi. Çünkü, Resûlullah’ın (aleyhisselâm) müşriklerle yaptığı Hudeybiye Anlaşması’nın maddelerinden biri de,Müslüman olup Medine’ye gelenlerin tekrar müşriklere iade edilmesini esas alıyordu. Biraz sonra, Resûlullah eve geldi. Bu fedakâr sahabîsinin gelişine sevinerek “Hoş geldin” dedi. Ümmü Külsüm (radıyallahu anhâ), endişeli durumunu açarak: “Yâ Resûlallah, ben dinim uğrunda hicret ederek sizin yanınıza geldim. Beni müşriklere göndermeyin.Bana işkence ederek, dinimden döndürmeye çalışırlar.Ben nihayet bir kadınım; bilirsiniz ki, kadınların hali zayıfların haline benzer.” diyerek sıkıntısını anlattı.Peygamber (aleyhisselâm) onu dinledikten sonra: “Yüce Allah (celle celâluhû) muhakkak kadınlar hakkında ahdi bozar, hükümsüz bırakır.”buyurarak onu rahatlattı. Biraz sonra da “imtihan edilen kadın”manasına gelen Mümtehine Sûresi’nin 10.âyeti nâzil oldu:“Ey iman edenler, mümin kadınlar muhacir olarak size geldiklerinde kendilerini deneyin. Allah, onların imanlarını çok iyi bilir.İmtihan sonucunda mümin olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere geri çevirmeyin. Artık, mümin kadınlar kâfirlere helal değildir.Onlar da bunlara helal değildir.” Vahiy tamamlanınca Resûlullah (aleyhisselâm), onu Ümmü Külsüm’e müjdeledi. Ümmü Külsüm (radıyallahu anhâ), sevinçten ağladı. Ümmü Külsüm’ün Medine’de kalması kesinleşince,Resûlullah onu Zeyd ibn-i Harise ile evlendirdi. Fakat,evlilikleri uzun sürmedi. Çünkü Hz. Zeyd, Mute Savaşı’nda şehit düştü. Ümmü Külsüm, kadere rıza gösteren biriydi. Kocasının şehit olmasını sabır ve metanet ile karşıladı. Bir müddet sonra, annesiErva (radıyallahu anhâ) Medine’ye hicret etti. Bu, hem Resûlullah’ı hem de Ümmü Külsüm’ü çok sevindirdi.Resûlullah’ın sohbetlerinden feyiz alan Ümmü Külsüm (radıyallahu anhâ), Peygamberimiz’den birkaç tane de hadis rivayet etti. Bunlardan bir tanesi şöyledir: “İnsanların arasını düzeltmek için, aslı olmasa bile hayır konuşan, güzel söz söyleyen ve bunları birinden diğerine taşıyan kimse yalan söylemiş olmaz!