Ümmü Külsüm Binti Resulullah (r. anha) kimdir? Ümmü Külsüm’ün (radıyallahu anhâ) annesi Hz. Hatice’dir. Allah Resûlü’ne peygamberlik vazifesi verilmeden önce dünyayan geldi. Çocukluğunu Mekke’de geçirdi. Daha sonraları Ebû Leheb’in oğluyla nikâhlandı. O zaman henüz risalet vazifesi gelmemişti.Allah (celle celâluhû), Resûlü’ne İslâm’ı tebliğ vazifesini verdiğinde ilk olarak Hz. Hatice onu tasdik ederek Müslüman oldu. Ümmü Külsüm de annesiyle birlikte iman etti. Zaten küçüklüğünden beri nezih bir hayat yaşıyordu. Ebû Leheb’in oğlu olan nikâhlısı ise Resûlullah’ı yalanladı. Ümmü Külsüm bundan çok müteessirdi. Allah (celle celâluhû) İslâm’ın azılı düşmanı Ebû Leheb’in akıbetini bildiren Tebbet Sûresi’ni indirince, bunu duyan Ebû Leheb, Resûllullah’tan intikam almak amacıyla oğluna hitaben:“Onun kızını boşamazsan benim başım senin başına haram olsun.”diyerek ondan Ümmü Külsüm’ü boşamasını istedi. Yaptığı baskıların neticesinde oğlu Ümmü Külsüm’ü boşadı. Böylece Ebû Leheb, kendince intikam almış, onlara eza etmiş oluyordu.Oysa hem Resûlullah hem de Ümmü Külsüm bu nikâhın bozulmasına sevinmişti. Allah Resûlü’nün biricik kızı, imansız biriyle hayatını birleştiremezdi. Eşi Hz. Rukayye’nin vefatından sonra Osman (radıyallahu anh) çok üzülüyordu. Onun üzüntüsü iki sebebe dayanıyordu. Hem Rukayye gibi sadık bir hayat arkadaşını kaybetmişti. Hem de onu kaybetmesiyle Resûlullah’a olan hısımlık bağları maddeten kopmuştu.Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) onun üzüntüsünü hissedince: – Ey Osman, neden bu kadar kederlisin, diye sordu. Hz. Osman: – Ey Allah’ın Resûlü, ben kederlenmeyeyim de kim kederlensin!Kızınızın vefatıyla yalnız kaldım. Bundan daha önemlisi, sizinle olan yakınlık bağım kopmuş oldu, dedi.Bir süre sonra Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Osman’a gelerek: – Ey Osman! Bana Cibril geldi. Allah’ın, kızım Ümmü Külsüm’ü sana nikâhlamam emrini getirdi, buyurarak Ümmü Külsüm’ü Hz. Osman’a nikâhladı. Bu nikâh, hicretin üçüncü yılında kıyıldı. Ümmü Külsüm’ün Hz. Osman’a nikâhlanmasıyla Hz.Osman’ın üzüntüsü gitmiş ve “Zinnureyn” lâkabı ile anılmasına vesile olacak bir şerefe nail olmuştu. Altı yıl süren bu evlilikten Ümmü Külsüm’ün çocuğu olmadı.Resûlullah’ın Medine’ye hicret etmesiyle, Ümmü Külsüm de (radıyallahu anhâ) Medine’ye hicret etti ve İslâm’a hizmetlerine orada devam etti. Hicretin dokuzuncu yılında, Ümmü Külsüm (radıyallahu anhâ) hastalandı.Hz. Osman, onun tedavisi için elinden geleni yaptı. Fakat,yapılan tedaviler netice vermedi ve aynı yılın Şaban ayında hastalığı iyice arttı ve vefat etti. Cenazesini, içlerinde Ümmü Atıyye’nin de bulunduğu Ensar hanımları yıkadılar. Namazını Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) kıldırdı. Kabrine Hz. Ali, Hz. Abbas’ın oğlu Fadl ve Üsame ibn-i Zeyd indirdiler.