Ümmü Hani(r. anha) kimdir? Allah Resûlü’nün amcasının kızıydı.Miraç hadisesi, Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) onun evinde olduğu esnada gerçekleşti.” Ümmü Hânî (radıyallahu anhâ), Ebû Talib’in kızı olup annesi Fatıma binti Esed’dir. Hz. Ali, Akil ve Câfer’in (radıyallahu anh) kız kardeşidir. Amcasının kızı olması hasebiyle Allah Resûlü’ne yakınlığı vardı. Resûlullah’ın evini ziyaret eder, orada yorgunluğunu giderirdi.Oğlunun ismi “Hani” olduğu için ona “Ümmü Hânî” denmektedir.Asıl ismi “Fahite”dir. Hübeyre ibn-i Amr ile evlenmiş ve dört çocuğu olmuştu. Mekke fethi gerçekleştiği gün Müslüman olarak, “sahabî” olma bahtiyarlığına ulaşan Ümmü Hânî’nin eşi Hübeyre ise, İslâmiyet’i kabul etmeyerek,Necran tarafına kaçtı ve savaşlarda hep müşriklerin safında yer almıştı.Ümmü Hânî eşinin Müslüman olmayışına çok üzülerek, onun hakkında şiirler söylemişti.Resûlullah’ın Mirac’a çıkışı, bu mübarek hanım sahabînin evinde gerçekleşti. Efendimiz (aleyhisselâm), Mirac’a çıkacağı gece Harem-i Şerif ’ten kalkıp Ümmü Hânî’nin evine gitmişti. Cebrail (aleyhisselâm),cennetten bir burakla Ümmü Hânî’nin evine gelerek Efendimiz’i bu kutlu ve sırlarla dolu Miraç yolculuğuna davet etmişti. Efendimiz,Miraç’tan döndüğünde orada gördüklerini anlattı. Ve bunları Kureyş müşriklerine de anlatmak istediğini söyleyince,Ümmü Hânî (radıyallahu anhâ) endişelenerek: – Ey Allah’ın Resûlü, sakın bunları halka anlatayım deme. Zira sizi yalanlayıp, gönlünüzü incitirler, dedi. Efendimiz (aleyhisselâm): – Allah’a andolsun ki onu, halka anlatacağım, buyurdu. Ümmü Hânî Habeşli hizmetçisine: – Haydi kalk da Resûlullah’ın peşinden git. Onun halka ne söylediğini,halkın da ona ne dediğini dinle ve bana haber ver, dedi.Bunu yapmaktaki maksadı, Resûlullah’a bir zarar vermelerini önlemek için tedbir almaktı.Resûlullah, bir defasında içtiği içeceğin arta kalanını ÜmmüHânî’ye ikram etti: – Ben oruçluyum. Fakat sizin artığınızı geri çevirmek bana hoş gelmiyor, dedi. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): – Eğer tuttuğun oruç, Ramazan (orucunun) kazası ise, onun yerine bir gün tutarsın. Şayet nafile ise, bir gün kaza edersin, buyurdu.Ümmü Hânî (radıyallahu anhâ) şöyle anlatır: “Ben, Mekke fethi günü Resûlullah’ın yanına gitmiştim. Onu (kızı Fatıma’nın tuttuğu bir perde arkasında) yıkanırken buldum ve selam verdim. Yıkandıktan sonra sekiz rekât namaz kıldı. Bu namaz, duha namazıydı.”Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ümmü Hânî’nin evine uğradığı bir gün, Ümmü Hânî Efendimiz’e şöyle bir soru sordu: – Ey Allah’ın Resûlü, ben yaşlandım ve zayıf düştüm. Bana oturduğum vaziyette yapabileceğim bir iş tavsiye eder misiniz?Resûl-i Ekrem: – Yüz defa Allah’ı tesbih et. Zira bu, senin Hz. İsmail’in evladından yüz köle âzât etmene denk bir hayır olur. Yüz defa da Allah’a hamd et. Zira bu, yüz at yükü şeyi Allah yolunda yükleyip infak etmene denk olur. Yüz defa da tekbir getir. Bu (tekbirler),yüz sığıra (tasadduk etmene) denk (bir sevaba vesile) olur. Yüz defa da tehlil (kelime-i tevhit) oku, buyurdu. Ümmü Hânî (radıyallahu anhâ), Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem)kırk altı hadis rivayet etmiştir. Ve O’na olan yakınlığı sebebiyle İslâmiyet’i en güzel şekilde öğrenmiş, öğrendiklerini pratikte tatbik etmeye çalışmıştır. Efendimiz’e itaatten bir an dahi ayrılmamıştır.Bu sahabî hanımların izini takip ederek onların yanında yerimizi almayı Cenab-ı Hak’tan diliyoruz.