Toplumsal Yasa Nedir Kısaca Toplumsal yasa, kesinlik ifade etmeyen, sosyal, siyasal, kültürel ve tarihsel ve toplumsal değişimlere etki eden, bu değişmeleri yönlendiren amilleri ve ilkeleri ifade etmektedir. Toplumsal Yasa Ne Demektir? Toplumun sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için uyması gereken yasalara toplumsal yasalar denir. Allah Azze ve celle evrendeki düzen için fiziksel ve biyolojik yasalar koyduğu gibi toplumların düzeni için de toplumsal yasalar koymuştur. Sevgi, kardeşlik, doğruluk, adalet, kul hakkı gibi ilkeler toplumsal yasaların temelini oluşturur. Toplumun barış ve huzuru bu ilkelere olan bağlılıkla sağlanır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de, “… Şüphesiz ki bir topluluk kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez…” (Ra’d suresi, 11. ayet.) buyrularak toplumların yükseliş ve çöküşlerinin kendi iradelerine bağlı olduğu ifade edilmiştir. Kur’an’da toplumsal yasalar, geçmiş milletlerin başından geçen olaylarla anlatılmaktadır. Peygamberler insanlara bu yasalara uymayı öğütlemiştir. Bu öğütlere göre yaşayan topluluklar huzur bulmuş, uymayanlar ise birçok toplumsal sorunla karşılaşmışlardır. Kur’an-ı Kerim’de, “Onlar yeryüzünde gezip kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı?... " (Fatır suresi, 44. ayet.) buyrularak toplumsal yasaların işleyişi hakkında düşünülmesi istenmektedir. Toplumsal olaylar sebep sonuç ilişkisine göre neticelenir. Sevgi, kardeşlik ve dostluk, insanlar arasındaki ilişkiyi güçlendiren, toplumun birbiriyle kaynaşmasını sağlayan en önemli unsurlardır. Eğer sevgi, kardeşlik ve dostluk yoksa nefret, ayrılık ve düşmanlık vardır. Kur’an’da “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz…" (Al-i İmran suresi, 103. ayet.) buyrulmaktadır. Toplumun varlığı ve geleceği için adalet vazgeçilmez bir ilkedir. Eğer toplumu oluşturan kişiler arasında geçim imkanları, eğitim, sağlık, güvenlik gibi alanlarda şeref ve itibar açısından bir ayrımcılık varsa barış ve huzurdan söz etmek mümkün değildir. Yüce Allah adaletin, toplumların devamı için ayakta tutulması gereken bir ilke olduğunu Kur’an’da şöyle bildirmiştir: “… Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun…” (Nisa suresi, 135. ayet.)