Teğabün Suresi Hakkında Bilgi

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Lasey tarafından 15 Ocak 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Teğabün Suresi Hakkında Bilgi

    (سورة التغابن)
    Kur’an-ı Kerim’in altmış dördüncü suresi.


    alimlerin çoğunluğuna göre Medine’de -muhtemelen ilk yıllarda- nazil olmuştur. Adını dokuzuncu ayette geçen “tegābün” (aldanmak/aldatmak) kelimesinden alır. ayet sayısı on sekiz olup fasılası “د، ر، م، ن” harfleridir. Tegābün suresi, Allah’ı yüceltme (tesbih) ifadesiyle başlayan beş surenin (müsebbihat) mushaf tertibine göre sonuncusudur. Sure Allah’ın varlığını ve peygamberleri vasıtasıyla O’na bağlanmayı, ahiret alemini ve buna hazırlanma aracı olan dünya hayatını iç içe konular halinde ihtiva eder. Bu muhtevayı üç bölüm halinde özetlemek mümkündür. Birinci bölüm evrendeki her varlığın Allah’ın yüceliğine tanıklık ettiği, hakimiyet ve övgülerin O’na mahsus olduğu ve O’nun her şeye güç yetirdiğinin ifade edilmesiyle başlar. Ardından Allah’ın evreni ve bunun içinde insanı en güzel biçimde yarattığı, evrendeki her şeye, insanların düşüncelerinde bulunanlar dahil gizledikleri ve açıkladıkları hususlara vakıf olduğu belirtilir. Geçmiş dönemlerde doğru yolu gösteren peygamberler gönderildiği halde küfür ve inkar yoluna sapanların acıklı bir akıbete maruz kaldıkları ve Kur’an’ın muhataplarının bu ibret verici olaylardan haberdar oldukları bildirilir (ayet: 1-6). Diğer bazı ayetlerde Allah’a, resulüne ve “nur” diye anılan Kur’an’a iman etmenin lüzumu, kendisine gönülden bağlananlara Allah’ın daima yol göstereceği, Allah’a ve resulüne itaat etmenin ve O’na güvenip dayanmanın gereği vurgulanır (ayet: 8, 11-13).

    Surenin ikinci bölümü ahirete dairdir. Kafirlerin ebedi hayatı inkar ettikleri, ancak bunun mutlaka gerçekleşeceği ve dünyada sergilenen davranışların karşılıklarının verileceği ifade edilir. Surenin dokuzuncu ayetinde bütün insanların bir araya getirileceği kıyamet günü “tegābün günü” diye nitelendirilir. “Alışverişte birbirini aldatmak” manasına gelen tegābün kelimesi, rızasını ve cenneti kazanmak için kendilerini Allah’a adayanlarla bunun aksine hareket edenlerin nihai gerçeği görmeleri ve inananlarla inanmayanların dünyadaki iddiaları bakımından inkarcıların aldanmış durumuna düşmeleri şeklinde yorumlanmıştır (Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, “ġbn” md.; Ebü’l-Fida İbn Kesir, VII, 28). Surede ayrıca iman edip salih amel işleyenlerin cennette, inkar ve yalanlama yolunu tutanların cehennemde ebedi kalacağı belirtilir (ayet: 7, 9-10).

    Surenin son bölümünde müminlere hitap edilerek ahiret aleminin mutluluğu için dünya hayatında dengeli ve erdemli davranmaları gerektiğine dikkat çekilir. Bu arada Allah’ın lutfettiği nimetlerden sayılan eş, evlat ve malın mümin için bir imtihan vesilesi (fitne) olduğu ve ebedi saadeti engellemesi halinde düşman konumunda bulunacağı vurgulanır. Rivayete göre bazı sahabiler, Kureyş ileri gelenlerinin din üzerindeki ağır baskıları neticesinde Medine’ye hicret etmek istemiş, fakat Mekke’de kalan malları ve aile fertleri yüzünden vazgeçmişlerdi. Daha sonra Medine’ye gidip önceden hicret edenlerin kavuştuğu gönül ferahlığını görünce yaptıklarına pişman olmuş, hatta hicretlerini engelleyen aile fertlerini cezalandırmak istemişlerdi. Bu sırada nazil olan ayet yukarıdaki hususa temas etmekle birlikte cezalandırma yoluna gidilmemesini tavsiye etmiştir (Tirmizi, “Tefsir”, 64; Taberi, XXVIII, 158-161; Vahidi, s. 341). Sure Allah’a karşı saygılı olmayı, Allah’a ve resulüne uymayı, nefsin telkin edeceği cimrilikten kurtulup Allah rızası için harcama yapmayı emreden ayetlerle sona ermektedir (ayet: 14-18).

    Tegābün suresinde kafirlerin asıl probleminin ahireti inkar etmek olduğu hususuna dikkat çekildikten sonra müminlerin hem kendi iç muhasebeleri hem de aile fertleri ve müslüman toplumla münasebetleri açısından uyum ve yardımlaşma esasına uymalarının gereği dile getirilmiştir. Surede ayrıca esma-i hüsnadan on iki isim yer almakta, bunların bir kısmı zat-ı ilahiyyenin kudret ve azametini ifade ederken diğerleri O’nun bağışlayıcı ve merhamet edici yönünü beyan etmektedir. Tegābün suresinin Resulullah’ın diğer peygamberlere üstünlüğüne vesile olan surelerden (mufassal) olduğu, Hz. Peygamber’in gece yatmadan önce bununla birlikte diğer beş sureyi (müsebbihat) okuduğu ve bunların içinde 1000 ayetten daha hayırlı bir ayetin bulunduğunu söylediği rivayet edilmektedir (Müsned, IV, 128; Ebu Davud, “Edeb”, 97; Tirmizi, “Feżaǿilü’l-Ķurǿan”, 21; İbrahim Ali es-Seyyid Ali isa, s. 324-325, 331). Doğan her çocuğun başının tepesinde Tegābün suresinden beş ayetin yazılı olduğuna dair hadis İbn Kesir tarafından “ileri derecede zayıf ve itibar edilmez” şeklinde değerlendirilmiştir (Tefsirü’l-Ķurǿani’l-Ǿažim, VII, 26). Bazı tefsir kitaplarında yer alan, “Tegābün suresini okuyan kimse ansızın ölmekten kurtulur” mealindeki hadisin (Zemahşeri, VI, 137; Beyzavi, IV, 286) mevzu olduğu kabul edilmiştir (Zemahşeri [neşredenin notu], I, 684-685; Trablusi, II, 723).