Endüsül emiri Ebu Amir Mansur, insanlara açık meclis kurar, halkın şikayetlerini bizzatdinlerdi. Yine böyle bir meclisde kendisine bir kağıt verildi. Daha önce büyük bir suçtan dolayı öfkelenip hapsettiği bir adamın annessi, oğlunun salıverilmesini istirham ediyordu. Emir bunu okuyunca öfkelendi ve: " Vallahi ben onu unutmuştum, şimdi aklıma düştü" deyip adamın asılması için ferman yazmak üzere hemen kalemi aldı ve fermanın üzerine " yuslebü (asılsın)" yazacak yerde "yutlaku (salıverilsin)" yazıp fermanı katibine verdi. Katip, emrin yerine getirilmesi için emniyet amirine gerekli yazıyı yazarken ona "ne yazdın" diye sordu. Salıverilmesini yazdım deyince, kızdı ve "Sana bunu kim emretti" dedi. Fermanı ve kendi emrini görünce "yanlış olmuş, düzelteyim" deyip üzerine tekrar 'asılsın' yazmak istedi. Lakin yine 'yutlaku (salıverilsin)' yazdı. Katibin tekrar salıverilmesi için emir yazdığını görünce iyice öfkelendi, fermanı alıp üçüncü defa üzerine 'yuslebu (asılsın)' yazmak istedi, lakin yine 'yutlaku' yazdı ve katibe verdi. Yine önceki gibi olduğunu öğrenince bu defa fermanın üzerine " ala rağmi yutlaku (bana rağmen salıverilsin)" diye yazdı ve " Allah'u Teala bir kimsenin azad olmasını murad etmişse, onu tutmaya benim gücüm yetmez" dedi. (Cezvetü'l-Muktebes)