Tahiyyetü’l-mescid namazının, camiye girildiğinde kılınması sünnettir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), söz konusu namazla ilgili olarak; “Sizden biriniz mescide girdiğinde oturmadan iki rek‘at namaz kılsın.” (Müslim, Salatü’l-müsafirîn, 69) buyurmuştur. Tahiyyetü’l-mescid namazı Hanefilere göre iki veya dört, Malikilere göre ise iki rekat kılınır. Şafiîlere göre aslolan iki rekat olmakla birlikte Şafii ve Hanbeliler bu niyetle istendiği kadar namaz kılınabileceğini ifade etmişlerdir. Hanefîler, nafile namaz kılmanın mekruh sayıldığı vakitlerde (Bkz. 159 ve 315 nolu fetva) tahiyyetü’l-mescid namazının kılınamayacağı kanaatindedir. Şafiîler’e göre tahiyyetü’l-mescid mutlak değil sebebe bağlı nafile namazlardan olduğu için bu vakitlerde de kılınabilir (Şirbînî, Muğnî’l-muhtac, I, 200). Ezan okunduğu sırada mescide giren kimsenin bu namazı kılması Hanefîlere göre mekruh iken Şafiîler’e göre mekruh değildir. Ancak müezzin kamet getirirken veya cemaatle namaza başlandığında mescide giren kişinin tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğu hususunda ise fakihler görüş birliği içindedir. Hanefîler, Cuma namazında hatip minberde iken mescide giren kimsenin oturup hutbeyi dinlemesi gerektiğini ve tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğunu söylemiştir. Şafiîlere göre ise uzatmamak ve iki rek‘atı geçirmemek şartıyla kılınmalıdır. Mescide giren kişinin, meşguliyet veya kerahet vaktinin girmesi gibi sebeplerle bu namazı kılamaması durumunda, “Sübhanallahi ve’l-hamdü lillahi ve la ilahe illallahü va’llahü ekber” demesi müstehaptır; bazı alimler buna “ve la havle ve la kudrete illa bi’llahi’l-aliyyi’l-azîm” cümlesini de eklemiştir. Hanefiler, herhangi bir namazı kılmak veya farz namazı cemaatle kılmak suretiyle de mescidin hakkının verileceğini, dolayısıyla en az iki rek‘at farz veya nafile namazı kılmak niyetiyle mescide giren kişinin kıldığı bu namazın, niyet etmese bile tahiyyetü’l-mescid yerine geçeceğini ve onun sevabını da kazanacağını belirtmişlerdir (Kasanî, Bedai’, I, 190-191). Mescid-i Haram’ın tahiyyesi Kabe’yi tavaf etmektir; tavaf niyetiyle oraya giren hemen tavafa başlamalı, tavaf niyeti olmaksızın giren ise tahiyyetü’l-mescid namazı kılmalıdır.