Sükna ve nafaka ile ilgili hadisler

Konusu 'Hz.Muhammedin hadisleri' forumundadır ve Eylül tarafından 30 Haziran 2013 başlatılmıştır.

  1. Eylül

    Eylül Moderatör

    Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) Sükna ve nafaka hakkındaki hadisleri

    4173 - Fatıma Bintu Kays radıyallahu anha'nın anlattığına göre, "kocası kendisini talak-ı bette ile boşamıştır. Kocası ortalıkta olmadığı halde, vekilini (bir miktar) arpa ile Fatıma'ya göndermiş. Fatıma da bunu pek az bulmuştu. Veya vekile kızmıştı). Vekil: "Vallahi bizim üzerimizde (nafaka hakkı olarak) bir şeyin yok!" demiştir. Fatıma da Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm 'a gelerek durumu anlatımış, aleyhissalatu vesselam da: "Senin onun üzerinde nafakan yok" buyurmuş ve Ümmü Şerik el-Ensariyye radıyallahu anha'nın yanında iddetini geçirmesini emretmiştir. Sonra, Fatıma'ya: " Bu kadın, ashabımın çokça uğradıkları birisidir. Sen iddetini İbnu Ümmi Mektûm'un yanında geçir. Zira o, âmâ birisidir, örtünü de (onun yanında) çıkarabilirsin. (İddetin bitip) helal oldun mu bana haber ver!" buyurdu. (Fatıma der ki): "Helal hale geldiğim zaman, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm 'a gelip Muaviye İbnu Ebi Süfyan ve Ebu Cehm radıyallahu anhüma'nın benimle evlenmek istediklerini haber verdim. Aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Ebu Cehm, sopasını omuzundan indirmez. Muaviye ise fakirdir, parası yoktur. Sen Üsame İbnü Zeyd radıyallahu anhüma ile evlen!"

    Üsame hoşuma gitmedi. (Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bunu sezmiş olacak ki tekrar): "Sen Üsame'yle evlen!" buyurdu. Ben de onunla evlendim. Allah Teâla hazretleri onu bana hayırlı kıldı. Onunla mes'ud oldum."

    Müslim, Talak 36, (1480); Muvatta, Talak 23, (2, 580, 581); Ebu Davud, Talak 39, 40, (2284, 2291); Tirmizi, Nikah 38, (1135), Talak 5, (1180); Nesai, Nikah 21, (6, 74); Talak 69, (6, 207), 71, 72, (6, 210).

    4174 - Nafi' rahimehullah anlatıyor: "Sa'id İbnu Zeyd'in kızı Abdullah İbnu Amr İbni Osman'ın nikahı altında idi. Kadını, kocası talak-ı bette ile boşadı. Kadın, kocasının evini (iddeti dolmadan) terketti. Onun bu davranışını Abdullah İbnu Ömer radıyallahu anh hoş karşılamadı."

    Muvatta, Talak 64, (2, 579).

    4175 - Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: "Teyzemi kocası (üç talakla) boşamıştı. Teyzem hurmalarının meyvesini kesmek istedi. Bir adam onu evden çıkmaktan men etti. Teyzem de Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a gelip durumunu arzetti. Aleyhissalatu vesselam: "Tabii, hurmalarını devşir, ondan dilersen tasadduk eder, dilersen ma'ruf üzere tasarruf edersin!" buyurdu."

    Müslim, Talak 55, (1483); Ebu Davud, Talak 41, (2297); Nesai, Talak 70, (6, 209).


    4176 - Mücahid rahimehullah, "İçinizden ölenlerin bırakmış olduğu eşler kendi kendilerine dört ay on gün beklerler" (Bakara 234) mealindeki ayetle ilgili olarak demiştir ki: "Kadının, bu iddeti, kocasının yanında beklemesi vaciptir. Bunun üzerine Allah Teala Hazretleri şu ayeti inzal buyurdu: "İçinizden ölüp, eşler bırakacak olanlar, evlerinden çıkarılmaksızın senesine kadar eşlerinin geçimini sağlayacak şeyi vasiyet etsinler. Eğer kadınlar çıkarlarsa kendilerinin meşru olarak yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur" (Bakara 240).

    Mücahid devamla der ki: "Allah Teala Hazretleri böylece kadına tam bir yıl (iddet) kıldı, bunun yedi ay yirmi günü vasiyet yoluyla tanınacak. Kadın dilerse bu vasiyet müddetinde kocasının evinde kalacak, dilerse terkedecek. Ayette geçen "evlerinden çıkarılmaksızın... Eğer çıkarlarsa... size sorumluluk yoktur" ibaresinin manası budur. Esas iddet ise, onu beklemesi kadına vacibtir."

    İbnu Abbas radıyallahu anhüma der ki: "Bu ayet, kadının kocası yanında iddet geçirme mecburiyetini neshetmiştir, kadın dilediği yerde iddetini geçirir."

    Atâ der ki: "Sonra miras ayeti geldi, o da, süknayı neshetti. Böylece kadının, koca yanındaki süknası kalktı, artık dilediği yerde iddetini geçirir."

    Buhari, Tefsir, Bakara 41, Talak 50; Ebu Davud, Talak 42, 45, (2298, 2301); Nesai, Talak 60, (6, 200).


    4177 - Yahya İbnu Said rahimehullah anlatıyor: "Bir kadın, İbnu Ömer radıyallahu anhüma'ya gelip kocasının öldüğünü ve kendilerinin (Medine'nin) Kanât nam mevkiinde bir ekinlerinin olduğunu söyledi ve geceyi orada geçirmesinin kendisini için caiz olup olmadığını sordu.

    İbnu Ömer radıyallahu anhüma kadını bundan nehyetti. Bu sebeple kadın, erkenden oraya gider, orada gölgelenir, sonra akşama Medine'ye döner, evinde gecelerdi."

    Muvatta, Talak 88, (2, 592).