Son Nefeste Tövbe Kabulmudur Tevbe-i yeis, ölüm alameti başlayıp, hayattan umut kesilince, yapılan tövbe demektir. Din kitaplarındaki bu konudaki bilgiler şöyledir: Kadıhan’ın Fetava’sında buyuruluyor ki: Yeis halinde tövbe makbul, ancak iman makbul değildir. Örneğin fasık tövbe ederse tövbesi kabul olur, lakin kafir iman etse imanı kabul olmaz. Şura suresinin, “Kullarının tövbesini kabul eden Odur” mealindeki 25. âyetine göre, fâsıkın tövbesi makbuldür. [Dürer Gurer] Ölüm alameti başlayıp hayattan ümit kesilince tövbe kabul olursa da, kafirin iman etmesi kabul olmaz. [S. Ebediye] Can boğaza gelince, ahiretin bütün halleri gösterilir. O zaman her kafir iman etmek ister. Halbuki imanın gaybi olması mesela görmeden inanması gerekir. [Namaz Kitabı] Hastanın ruhu gargaraya gelince, kısaca ahiretteki yerini görmeye başlayınca, iman etmesi fayda vermez. [Kıyamet ve Ahret] Bazı alimler de, Nisa sûresinin, ( Ömrü Kötülüklerle geçip de öleceği zaman, “Ben şimdi tövbe ettim” diyenlerle, kafir olarak ölenlerin tövbeleri kabul değildir) mealindeki 18. âyet-i kerimeye göre, iman gibi tövbenin de kabul edilmeyeceğini bildirmişlerdir. Eş’ariler, “Allah bir kulun tövbesini gargara haline gelmedikçe kabul eder” hadis-i şerifini esas alıp, gargara halinde tövbenin de, imanın da makbul olmadığını bildirmişlerdir. Onlara göre bu hadis-i şerif, mümin ayrıca kafirin tövbeleri için geçerlidir. Tövbede ihtilaf olmuşsa da, yeis halindeki iman sözbirliğiyle kabul değildir. Kafir o zamana kadar Allahu Teâlâyı tanımamaktadır. Hayattan umudunu kesip hakkı ayrıca hakikati görünce o anda iman etmektedir. O durumda yapılan iman, makbul ayrıca muteber değildir. Fasık, Allahu Teâlâyı tanımaktadır. Müslümandır, mümindir. İmanı mevcuttur dahası bakidir. Ebedî olan bir şey, yeni baştan yapılandan kolaydır. [Redd-ül muhtar] Bunun için, Firavun’un son nefesteki imanı muteber değildir. Bir âyet-i kerime meali: “Firavun boğulacağı an,” İsrailoğullarının inandığından başka ilah olmadığına inandım, artık ben de Müslüman oldum” dedi. Ona, “Şimdi mi inandın, daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin” dendi. [Yunus 90, 91]