Sinan Paşa Kimdir ve Eserleri Fatih devri bilginlerinden, büyük hukuk ve matematik alimidir. 1440 yılında Bursa‘da doğmuştur. Babası ilk İstanbul kadısı olarak görev yapan meşhur Hızır Bey‘dir. Asıl ismi Yusuf Sinan olan ve daha çok Sinan Paşa yahut Hoca Paşa adıyla bilinen bilginimiz henüz yirmi yaşında Edirne medreselerinde müderrislik yapmaya başlamışken, padişaha hocalık yapmak için İstanbul’a çağrılmış, bu görevinde iken emrine tahsis edilmiş olan saray kütüphanesinde ilmi çalışmalarını devam ettirmiştir. İfrat derecede bir zekaya sahip olduğu bildirilen Sinan Paşa, babası Hızır Bey’den İslami ilimler sahasında dersler aldığı gibi, Fatih’in isteği üzerine dönemin büyük alimi Ali Kuşçu‘dan da matematik ve astronomi dersleri almış, akli ve nakli ilimlerde parmakla gösterilen bir zat olmuştur. Kendisinden sonra gelen bir çok bilginin yetişmesinde öncülük ettiği bilinmektedir. “Tazarruat”, “Tezkiretü’l-Evliya” gibi eserleri olan Sinan Paşa’nın yazılarından, ilmi kudreti kadar edebi bir maharete sahip olduğu da anlaşılmaktadır. Nitekim Farsça, Arapça ve Türkçe şiirler de yazmıştır. Mahmut Paşa’nın 1473’te azledilmesinden sonra bir süre vezir-i azamlık da yapan Sinan Paşa, henüz 47 yaşında iken, 1486 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Kabri Eyüp Sultan türbesi yakınındadır. Tazarruat’ dan: “Aşk bir zehirdir ki örtülmez, aşk bir sırdır ki açılmaz. Aşıkın kimseyle karı olmaz. Ayine-i aşk jengari olmaz. Aşk serazedeleri bende ider; Aşk ser efrazları üfkende eder. Aşk efsane ve efsun değildir. Aşk, san’atı her dûn değildir. Her aşk davası eden aşık olmaz. Her muhabbetten dem vuran sadık olmaz. İlahi! Her kişi merdi aşkolmaz ve değme kalpte derdi aşk bulunmaz. Aşk bir kimyadır anın madeni can olur. Aşk bir cevherdir anın mekanı kân olur. Aşk bir zevktir, anın da başka bir dili var. Aşk bir şevktir anın da bir ehli var. Her dil ki aşka hane ola tir-belaya nişane olur. Her gönül ki muhabbete makam ola mihnet anda müdam olur…” Tazarruat Eserinden (Süheyl Ünver, İstanbul Risaleleri)