İnsan, insana muhtaçtır. Paylaşmak, konuşmak, bağdaşmak, dertleşmek için, herkes birini arar. Ancak zaman bana gösterdi ki, insanlar fanidir ve gelir geçer. Hele de bencileyin ömrünüz uzun olursa eğer, nice sevdiklerinizin göçüp gittiğine şahit olursunuz. Yaşanan bu ayrılıklarda gözler yaşarır, gönüller sızlar. Düşünün ki, Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam dahası, evlatlarının vefatıyla hüzünlenmiştir. Ancak şunu söyleyen de O’dur: "İnsanlardan bir dost edinecek olsaydım, Ebu Bekir'i seçerdim." Bu söze dikkat etmek gerekli çocuğum. "İnsanlar arasındaki dostum, Ebu Bekir'dir." demiyor. "Dost edinecek olsaydım…" diyor.. Demek ki çok güzel, çok özel yanları dahi olsa, insana dayanıp kalmak doğru değildir. Çünkü insan, zaaflarıyla var. Zayıf bir dala binen, ağaçtan tez düşer. O halde, selamlaş, yardımlaş, paylaş, sev, dertleş; ama dayanma! Dayanağın, Yüce ALLAH c.c. olsun. İşte o vakit, gelen de, giden de bir olur. Say ki, sen bir kıyısın, gelip gidenler dalga. Kimi okşar, kimi vurur, kimi değer geçer. Kimine mest olursun o dalgaların, kimine sinir. Kimi zoruna gider, kimi hoşuna. De ki: "ALLAH c.c, şu deryanın sahibi sensin. O halde bana, mahiyeti, şiddeti ve de ziyareti ne şekilde olursa olsun, dalgalarını sevmeyi; ancak her birinin ne de gelip geçici olduğunu unutmamayı nasip et." Çünkü dalga bazen bir kişi, bazen bir olay olur da imtihan bâbından geliverir. İmtihan? O, seni olgunlaştırmak için, Yüce ALLAH''ın lütfettiği bir ikramdır. Kimi vakit rahatlık, şenlik, bolluk kisvesiyle; kimi zaman de can sıkıntısı, zorluk, fakirlik kılığıyla geliverir. Kimi zaman dostlarla, kimi zaman düşmanlarla imtihan edilirsin. Bazı zamanlar, kimsecikler olmaz da, kendi nefsinle boğuşursun. Zannetme ki imtihan olmak, hep boğuşmaktır. Bazı zamanlar çok sever, sevdiklerinle imtihan edilirsin.