Sevde Binti Zem’a (r. anhâ) kimdir?

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 23 Kasım 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Sevde Binti Zem’a (r. anha) Hayatı

    Sevde vâlidemiz (radıyallahu anhâ), Zem’a ibn-i Kays’ın kızı olup, annesi Sümus binti Kays’tır. Önceleri Sekran ibn-i Amr ile evliydi. Buevlilikten altı çocuğu oldu. Hz. Sevde, eşi Sekran hayattayken ibretli bir rüya gördü. Gökyüzündeki ay, süzülüp kendi üzerine inmişti. Rüyasını eşine anlatınca, eşi şöyle tabir etti: “Şayet rüyan sadıksa, ben yakında öleceğim. Sen de benim vefatımdan sonra şerefli birisiyle evleneceksin.” Sekran’ın tabiri Hz. Sevde’ye biraz garip gelmişti. Altı çocuğuyla dul kalan kadına, şerefli biri talip olabilir miydi ki? Hz. Sevde, eşinden önce Müslüman olmuş ve eşinin de Müslüman olmasına vesile olmuştur. Müşriklerin işkencesi had safhaya varınca Sevde (radıyallahu anhâ) eşiyle birlikte Habeşistan’a gitti. Habeşistan’da eşi irtidat (din değiştirerek) ederek Hristiyan oldu ve orada öldü. Sevde ise, Mekke’ye döndü. Sevde’nin imandaki sebatını Resûlullah takdir etti. Eşi vefat edince Sevde (radıyallahu anhâ),altı çocuğu ile dul kalmış ve baba evine dönmüştü.Hz. Hatice Validemizin vefatı, Allah Resûlü’nü çok müteessir etmişti. Fatıma annesiz, yetim kalmıştı. Bir gün Osman ibn-i Maz’un’un hanımı Havle Allah Resûlü’ne gelerek:
    – Ey Allah’ın Resûlü, yanınıza girince Hatice’nin eksikliği gözümden kaçmadı, dedi. Efendimiz (aleyhisselâm):
    – Evet, o, çocuklarımın annesi ve evimin gözeticisiydi, buyurdu. Havle:
    – Sizin için dünürcülük yapabilir miyim, dedi. Resûlullah, kime dünür gideceğini sordu. O:
    – Zem’a kızı Sevde’dir. O, iman etmiş ve size tâbi olmuş biridir,dedi. Resûlullah Havle’nin bu teklifini uygun bulup, Sevde’ye
    onu dünür gönderdi. Havle meseleyi açınca Sevde çok memnun olmakla beraber, bir husustan dolayı tereddüt etti. Onun tereddüdünü öğrenen Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Ya Sevde, benimle evlenmeni engelleyen sebep nedir, diye sordu. Sevde (radıyallahu anhâ):
    – Sizinle evlenmekten beni alıkoyan makul hiçbir sebep yoktur.Ancak, çocuklarım gürültü yaparak başınızı ağrıtırlar, diye korkuyorum, dedi. Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Allah seni affetsin. Kadınların hayır bakımından en üstünü,küçük çocuklarından dolayı meşakkate uğrayanlardır, cevabını
    verdi. Ve Resûlullah ile Hz. Sevde’nin nikâhları, bisetin onuncu yılı Ramazan ayında kıyıldı. Böylece Sevde’nin (radıyallahu anhâ) gördüğü rüya tahakkuk etmiş oldu.

    Sevde vâlidemiz (radıyallahu anhâ), takvayı mükemmel yaşayan biriydi.Allah’ın ve Resûlullah’ın emirlerine çok bağlıydı. Efendimiz’i memnun etmek için elinden gelen her şeyi yapardı. Tek arzusu vardı: Resûlüllah’ın nikâhı altındayken ahirete intikal etmek, burada ona olan yakınlığını ebedi devam ettirmek. Bu samimi arzusunu Allah kabul etmiş, Nebi’nin (aleyhisselâm) nikâhlısı olarak öbür âleme göçmüştür.

    Bir defasında Resûlullah’ın zevceleri bir araya gelmiş, sohbet etmekteydiler. Resûlullah’ın ahirete intikalinin ardından yaşanacak muhtemel zorluğu konuşuyorlardı. Bir şeyi merak ediyorlardı.Resûlullah’ın vefatından sonra, O’na ilk olarak zevcelerinden kavuşacak olan kimdi acaba? Bunu öğrenmek için Resûlullah’ın huzuruna gelip şöyle sordular:
    – Zevcelerinizden size ilk olarak kavuşacak olan kimdir? Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Sizin bana en çabuk kavuşanınız, kolu en uzun olanınızdır, buyurdu. Ezvac-ı Tahirat, aldıkları bu cevaptan sonra hemen kollarını ölçtüler: Hz. Sevde’nin boyu uzun olduğu için kolu da hepsinden uzun gelmişti.Bahsi kazandığını düşünüp Resûlullah’a kavuşanın ilk kendisi olacağı için seviniyordu. Fahr-i Kâinat öbür âleme göçünce,Hz. Sevde kendisini Efendimiz’e kavuşturacak ölümü beklemeye başlamış, ahiret hazırlığına yönelmişti.Fakat beklediği olmadı. Çünkü müminlerin annelerinden Zeynep binti Cahş vâlidemiz rahatsızlanmış, hastalığı iyice artınca da vefat etmişti.Zeynep’in (radıyallahu anhâ), Hz. Sevde’den önce vefat etmesi üzerine,Resûlullah’ın söylediği sözün arkasındaki nükteyi araştırdılar
    ve şu sonuca vardılar. Resûlullah “kolu uzun” derken cömertliği (vermede kolu uzun olan) kastetmişti. Hz. Zeynep (radıyallahu anhâ),verme noktasında diğer hanımlardan önde bulunuyordu.İnsanlara iyilik yapmayı çok seven Hz. Sevde (radıyallahu anhâ), Allah rızası için yardım etmeyi ihmal etmezdi. Kendi elleriyle bir şeyler yapar, gelin olacak kızlara çeyiz olarak hediye ederdi. Nebi’ye (aleyhisselâm) gösterdiği saygı ve bağlılığı, vefatından sonra da devam ettirmişti. Efendimiz’in vefatından sonra evinden dışarıya çıkmamış,ibadetle meşgul olmuştu. Son çıkışı ise tabutla idi. Kendisine:
    – Ey Sevde, sen neden hac ve umre yapmıyorsun? Halbuki Resûlullah’ın diğer zevceleri haccediyor, umre yapıyorlar, diye soranlara onun cevabı şu olurdu:
    – Ben hac ve umre yapmıştım. Artık Allah’ın emrettiği gibi evimde oturacağım.

    Resûlullah’ın yetim kalan çocuklarına annelik şefkati göstererek onları büyütüp yetiştiren Sevde vâlidemiz (radıyallahu anhâ), Hz. Ömer’in hilafetinin son dönemlerinde Medine’de vefat etti.