Şehitlik mertebesi ile ilgili hadisler

Konusu 'Hz.Muhammedin hadisleri' forumundadır ve Adile tarafından 8 Eylül 2015 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Şehitlikle ilgili hadisler

    Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki:

    “Cennete giren hiç kimse dünyaya geri dönmek istemez, yeryüzünde olan her şey orada vardır. Fakat şehid böyle değil. O, mazhar olduğu ikramlar sebebiyle yeryüzüne dönüp on kere şehit olmayı temenni eder. ”

    Bir rivayette şu ziyade mevcut: “.. Şehid hariç, o, şehidlik sebebiyle mazhar olduğu üstünlükler ve kerametler sebebiyle. . . (dönmek ister). “
    Kaynak : Buhari, Cihad 5, 21; Müslim,İmaret 108, 109, (1877); Tirmizi, Fedailu’l-Cihad 13, (1643); Nesai, Cihad 30, 6, 32).

    Ebu Malik el-Eş’ari (radıyallahu anh) anlatıyor: “ Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki:

    “Kim Allah Azze ve celle yolunda evinden ayrılır, sonra da öldürülür, yahut atı veya devesi (yere atıp) boynunu kırar ya da bir zehirli sokar veya yatağında ölür ise, Allah’ın dilediği hangi musibetle ölmüş olursa olsun şehit olarak ölür.” Ebu Davud, Cihad 15, (2499).

    Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh anlatıyor: “Abdullah İbnu Amr İbni Haram, Uhud günü, öldürüldüğü zaman Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bana rastladı ve: “Ey Cabir! Allah baban için ne söyledi, sana haber vermiyeyim mi?” buyurdular.” Yahya’nın rivayetinde ise Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) : “Ey Cabir, seni niye böyle kalben kırık (ve üzüntülü) görüyorum” buyurmuş, Cabir de: “Ey Allah’ın Resûlü! Babam şehit düştü, geriye bir yığın horanta ve borç bıraktı” demiştir. Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) da:

    “Sana, Allah’ın babanı karşıladığı şeklin müjdesini vereyim mi?” diye

    sordu. Cabir: “Evet! Ey Allah’ın Resûlü!”dedi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) açıkladı: “Allah her kimle konuştu ise mutlaka hicab gerisinden konuştuğu halde babana vicahen konuştu ve: “Ey kulum! Benden ne dilersen dile, dilediğini sana vereyim!” dedi. O da:

    “Ey Rabbim! Beni hir kere daha ihya et, senin yolunda ikinci kere öleyim!” dedi. Rab Teala Hazretleri de: “Benden daha önce şu hüküm sadır oldu: “Ölenler artık dünyaya bir daha dönmeyecekler” buyurdular. Baban da:

    “Ey Rabbim, öyleyse (benim durumumu) arkamda kalanlara ulaştır!”

    dedi. Bu talep üzerine şu ayet nazil oldu: “Allah yolunda şehid edilenleri ölü sanma. Onlar Rablerinin katında hayat sahibidirler ve O’nun nimetleriyle rızıklanırlar” (Al-i İmran 169) Kütübü Sitte

    İbnu Abbas radıyallahu anh anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: “Gurbette ölmek şehitliktir.” Kütübü Sitte

    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: “Kim hasta halde ölürse şehit olarak ölmüştür ve kabir azabından korunmuştur, sabah-akşam cennetten rızıklandırılır.” Kütübü Sitte

    İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: “Kimin malının yanına (gasbetmek veya çalmak için) gidilir, bu maksatla mal sahibiyle mukatele edilir ve mal sahibi öldürülürse, o kimse şehit olur.” Kütübü Sitte

    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: “Kimin malı zulüm yoluyla elinden alınmak istenir ve bu yolda öldürülürse, o kimse şehittir.” Kütübü Sitte

    Ebu Sa’idi’l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki: “Allah yolunda cihad eden kimse Allah’ın şu garantisi altındadır: “Allah onu ya mağfiret ve rahmetine dahil eder (şehit olur), yahud sevap ve ganimetle sağ salim geri çevirir. Allah yolunda cihad eden kimsenin misali, hiç ara vermeden geceleri hep namaz kılan, gündüzleri de hep oruç tutan kimse gibidir. Bu hal evine dönünceye kadar böyledir.” Kütübü Sitte


    şehitler ile ilgili resimli sözler.

    Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)’ın yanında şehitlerden bahsedilmişti. Şöyle buyurdular: “Yeryüzü şehidlerin kanından kurumadan önce, onu, hurilerden iki karısı, emzikli yavrularını çöl bir arazide kaybedip aniden bulan anne heyecanıyla, her birinin elinde -dünya ve içindekilerden daha değerli- birer takım elbise olduğu halde karşılarlar.” Kütübü Sitte

    İbnu Ömer radıyallahu anhuma anlatıyor: “ Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) Hz. Ömer’in üzerinde bembeyaz bir gömlek görmüştü. “Bu elbisen yıkandı mı, yeni mi?” diye sordu. Hz. Ömer: “Hayır (yeni değil), yıkanmıştır!” dedi. Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) (ona): “Yeniyi giy(esin), hamdedici olarak yaşa(yasın) ve şehit olarak öl(esin)!” buyurdular.” Kütübü Sitte

    Boğularak ölen şehiddir. Yanarak ölen şehiddir. Gurbette ölen şehiddir. Yılan gibi bir haşeratın sokup zehirlemesinden dolayı ölen şehittir. Karın sancısından ölen şehiddir. Çöken evin altında kalan şehiddir. Damdan düşüp ayağı veya boynu kırılarak ölen şehiddir. Üzerine taş yuvarlanarak ölen şehiddir. Canını korurken öldürülen şehiddir. Malını korurken öldürülen şehiddir. Din kardeşini savunurken ölen şehiddir. Komşusunu savunma uğrunda öldürülen şehiddir. İyiliği emredip kötülükten sakındırırken ölen şehiddir.(İbn-i Asakir).

    “Allah Azze ve celle'den, ihlasla şehidlik isteyen, yatağında ölse de şehid olur.”
    [Müslim]

    “Şehid, ölüm acısı duymaz.” [Beyheki]