Şehitliğin bile kefaret olmadığı günah

Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve Lasey tarafından 3 Aralık 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Hayber ganimeti ne zaman müjdelendi? En hayırlı kar nedir? Peygamber Efendimiz’in Hayber ganimetinin taksimi sırasında buyurduğu, şehitliğin bile kefaret olmadığı günah…

    Hayber’de elde edilen ganimet, orada bulunsun veya bulunmasın, Hudeybiye seferine katılanlar arasında taksim edildi. Çünkü, Allah Teala Hayber ganimetini, Hudeybiye seferine katılan Müslümanlara Fetih Sûresi’nin yirminci ayetiyle va’detmişti.[1]

    Hazret-i Ömer şöyle anlatır:

    “Hayber Gazvesi günü idi. Nebi’nin ashabından bir grup geldi ve:

    «–Falanca şehit, falanca da şehit!» dediler. Sonra bir adamın yanından geçerken:

    «–Falanca kimse de şehit olmuş!» dediler.

    Efendimiz:

    «–Hayır! Ben onu, ganimet mallarından haksız yere aldığı bir hırka içinde cehennemde gördüm.» buyurdu.” (Müslim, iman, 182)

    ŞEHİTLİĞİN BİLE KEFARET OLMADIĞI GÜNAH

    En yüce makamlardan biri olan şehitlik, kişinin birçok günahına keffaret olduğu halde, ammenin malına hıyaneti ve kul hakkını ortadan kaldıramamaktadır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz, şehit olduğu haber verilen bu sahabinin, ganimet malları henüz paylaşılmadan onlardan aldığı bir hırkadan dolayı, cehennemde yandığını bildirmiş, amme malına ihanetin ve kul hakkının affedilmeyeceğini ümmetine öğretmiştir.

    Peygamber Efendimiz’in hizmetini gören Mid’am isminde zenci bir köle vardı. Onu Rifaa bin Zeyd hediye etmişti. Efendimiz’in yükünü indirdiği sırada, nereden geldiği belli olmayan bir ok isabet edip ölümüne sebep oldu. Müslümanlar:

    “–Ey Mid’am! Cennet sana mübarek olsun! Ya Resûlallah, hizmetçine şehitlik mübarek olsun!” diyerek gıpta ve tahassürlerini ifade ettiklerinde Allah Resûlü:

    “–Hayır! Öyle değildir. Varlığım kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, Hayber günü ganimet malları paylaşılmadan önce aldığı bir kilim, şu anda onun üzerinde alev alev yanmaktadır!” buyurdu.

    Bunu işiten Müslümanlar çok korktular. Bir adam Resûl-i Ekrem Efendimiz’e bir veya iki ayakkabı bağı getirdi:

    “–Ya Resûlallah! Ben de ganimet malları bölüşülmeden ayakkabılarım için bu bağları almıştım.” dedi.

    Peygamber Efendimiz:

    “–Sana da cehennem ateşinden bir veya iki bağ (yani bunlardan dolayı azap) var.” buyurdu. (Buhari, Eyman, 33; Müslim, iman, 183)

    EN HAYIRLI KaR

    Hayber’in fethedildiği gün, bir kimse Peygamber Efendimiz’e gelerek:

    “–Ey Allah’ın Resûlü, bugün ben öyle bir kar ettim ki, böylesini şu vadi ahalisinden hiç kimse kazanamamıştır.” dedi.

    Efendimiz:

    “ –Bak hele! Neler kazandın?” diye sordu.

    Adam:

    “–Ben, alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Öyle ki, üç yüz ukıyye kar elde ettim.” dedi.

    Resûlullah:

    “ –Sana karların en hayırlısını haber vereyim mi?” diye sordu.

    Adam:

    “–Nedir, ey Allah’ın Resûlü?” dedi.

    Nebiyy-i Ekrem Efendimiz şu cevabı verdi:

    “–(Farz) namazdan sonra kılacağın iki rekat nafile namazdır.” (Ebû Davûd, Cihad, 168/2785)

    Muhacirler, Hayber ganimetinden hisselerine düşen mal ve hurmalıkları aldıklarında, mali durumları oldukça düzeldi. Bunun üzerine Resûlullah, Ensar’ın onlara önceden bağışladığı veya faydalanmak üzere emanet ettiği hurma bahçelerini ve ağaçlarını Ensar’a iade etti.[2]

    Dipnotlar:

    [1] Vakıdi, II, 684.

    [2] İbn-i Kayyım, III, 359.