Şefaat nedir? Kimler şefaat edecektir? Şefaat kavramı sözlükte, bir kimsenin bağışlanmasını istemek; birinden başkası adına ricada bulunmak, kusurlarının bağışlanmasını dilemek anlamlarına gelmektedir. Kur’an’da şefaat kavramı ile kastedileni anlayabilmek için ilgili ayetler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Örneğin “Ve öyle bir günden korunun ki, kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden şefaat da kabul edilmez, kimseden fidye de alınmaz ve onlara hiçbir yardım da yapılmaz.” (Bakara suresi, 48. ayet) ayetinde hiç kimsenin şefaat edemeyeceği ve hiç kimsenin de şefaatten istifade edemeyeceğinden bahsedilirken, “O gün, Rahmân’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez.” (Taha suresi, 109. ayet.) ve “Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar, Allah’ın hoşnut olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. Hepsi de O’nun korkusundan titrerler.” (Enbiya suresi, 28. ayet) ayetlerinde şefaatin Allah’ın iznine tabi olduğu bildirilmiştir. Kur’an’a göre Allah Teala’nın ahirette şefaat etme yetkisi verdiği kişiler olacaktır. Bu kişiler, Allah’ın affetmeyi dilediği kişilere şefaat edebileceklerdir. Bu, Allah’ın iznine tabi olacaktır. Bir başka ifade ile Allah’ın razı olmadığı kişilere peygamberler bile şefaat edemeyecektir. Nitekim “Göklerde nice melek var ki Allah’ın dileyip razı olduğuna izin vermeden önce onların şefaatleri hiç bir işe yaramaz.” (Necm suresi, 26. ayet.) ayetinde bu durum ifade edilmiştir. Kur’an’ın genel bütünlüğü içinde ele alındığında ise şefaat kavramı ile ilgili olarak şunları söylemek mümkündür: 1-Şefaat vardır. 2-Hem şefaat edecek olanlar hem de şefaat edilecek olanlar Allah’ın razı olduğu kişilerdir. 3-Şefaat etme yetkisi sadece Allah’ın kudretinde ve yetkisindedir.