Şakada yalana yer verilmemeli

Konusu 'Dini sohbetler' forumundadır ve öykü tarafından 18 Mart 2015 başlatılmıştır.

  1. öykü

    öykü Süper Moderatör Süper Moderatör Kayıtlı Üye

    Kurt kuzu hikayesini biliriz hepimiz. Şaka ile yalanın arasındaki sınırın ne denli keskin olduğunu anlayalım diye çocukluğumuz boyu anlatılmıştır bize: Aklı sıra şaka yapıyormuş yalancı bir çoban yaşadığı köyün ahalisine. Kurt geldi diye ortalığı velveleye verip, yatıyormuş yerlere kendisine inananların haline gülüp. Bir gün gelip şu meşhur kurt çıkınca ortaya, inanmamış bu sefer tabii ki kimse ona. Malumunuz, son pişmanlık fayda vermemiş, kimse kurdu kovalamaya gelmemiş, hain kurt da bütün kuzuları afiyetle yemiş.

    Çocukluğunda herkes bu hikayeden büyük dersler çıkarıp, yalanı alet ederek eğlenmekten uzak dursa da yaş seviyesi arttıkça yapılan şakaların bir çoğu yalan merkezli olabiliyor. Belki zekice bir latife üretmek için akıl yormaya kaçınılıyor. Belki de insanları doğru olmayan ifadelerle şaşırtıp güldürmeye çalışmak daha kolay geliyor. Efendimiz’in de (sallallahu aleyhi vesellem) şaka söz konusu olduğunda üzerinde durduğu niteliklerin başında yer alıyor içine yalan karışmaması. “İnsanları güldürmek için yalan söyleyenlere yazıklar olsun”, “Muhakkak ben de şaka yaparım fakat doğru konuşurum” buyuruyor kainatın en Latif İnsan’ı (sallallahu aleyhivesellem).
     
  2. Affan

    Affan Kayıtlı Üye

    Şakadan atışmalarıyla düşündürerek güldüren Karagöz-Hacivat skeçleri, söze son noktayı koyan Nasreddin Hoca’nın latif nükteleri kültürümüzün mizahi esintileriydi bir zamanlar. Maalesef günümüzde bu karakterlere ancak ilkokul kitaplarında ya da bazı televizyon kanallarının Ramazan programlarında rastlıyoruz. Şimdiyse gülmek için onların yerine, televizyon dizilerinin argo ve müstehcenlik kokan, incelikten uzak esprilerine muhatap oluyoruz.

    Bir de sadece şakayı yapanın güldüğü şakalar mevcut ki çeşitleri bol. Kamera şakaları, sulu el şakaları, telefon şakaları gibi rahatsız edici ve küçük düşürücü şakalar bunlar. Maalesef tüm başına gelenlerin bir şaka olduğunu öğrendiğinde şakaya maruz kalan kimsede gülecek hal kalmıyor. Çünkü duyduğu korku ve şoktan kurtulmak pek kolay olamıyor. Olsun(!), zaten burada güldürmek değil, bizzat tek tarafın güldüğü bir eğlence amaçlandığından, şakalanan kişinin ağlamaktan beter olması kimsenin umurunda olmuyor.
     
  3. Adile

    Adile Admin

    Her konuda olduğu gibi şaka konusunda da önemli olan ayarı tutturabilmektir. Şaka yapayım derken kimseyi kırıp rencide etmemektir. Şu nedenle ki latife yapmak, söz inceliklerini bilmeyi ve bunları uygun şekilde kullanmayı gerektirir. Bu incelikler de söylenen sözün yalan, argo, müstehcenlik vb. kirlerden arınmış olmasını şart koşar. Latife diye adlandırılmayı hak eden şakalar, beklenmeyen zamanda ama yerli yerinde yapılan, ağızdan bir çırpıda çıksa da, zeki ve çevikçe planlanmış, güldürürken düşündürebilen latif şakalardır. Bazıları öyle ağır şakalar yaparlar ki, bir çare bulunamaz telafi etmek için zararı. Hem şaka yapılanın yüzü kızarır utancından, hem de nasıl toparlayacağını şaşırıp kalır şakayı yapan. “Şaka yapmıştım, ben pişmanım” demek bir çözüm olmaz böyle zamanlarda. Anlayacağınız letafet falan ortadan kaybolur gider.