Safiyye Binti Huyey (r. anha) Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 6 Ekim 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Safiyye Binti Huyey (r. anhâ) kimdir?

    Yahudilerin Benî Nadr kolundan olup, anne ve babası tarafından hanedana mensuptur. Babası, Hayber Emiri Huyey ibn-i Ahtab, annesi Berra binti Semvam’dır. İlk eşi Hayber’in ileri gelenlerinden Kinane ibn-i Hakika’dır.Hayber’in fethedildiği gün eşi öldürüldü, kendisi de Müslümanlara esir düştü. Ganimetler ashab arasında taksim edilirken,ashab-ı kiramdan Dıhyet’ül-Kelbi, Resûlullah’a müracaat edip kendisine bir cariye lazım olduğunu söyledi. Efendimiz,esir kadınlar arasından istediğini seçebileceğini söyleyince o da, Hz. Safiyye’yi seçti. Ashab, Safiyye’nin hanedana mensup biri olduğunu ve bu cariyenin Resûlullah’a layık olduğunu söylediler.Efendimiz, ashabın bu fikrini olumlu bularak, Dıhye’ye(radıyallahu anh) başka bir cariye verdi. Hz. Safiyye’yi de önce âzât etti; sonra da nikâhı altına aldı. Bu evlilik, hicretin yedinci senesinde oldu. Safiyye bu savaştan kârlı çıkmıştı; hem Müslüman olmuştu hem de Resûlullah’ın pak zevceleri arasına katılmıştı.Medine’ye geldiklerinde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem),Hz. Safiyye’yi Harise ibn-i Numan’ın evine getirdi. Onun geldiğini duyan kadınlar, gelip “Hoş geldin” diyor, evliliğini tebrik ediyorlardı. Efendimiz’in diğer zevceleri de geldiler. Hz. Aişe dışarı çıkınca Efendimiz ona:
    – Ya Aişe, Safiyye’yi nasıl buldun, diye sordu. Hz. Aişe:
    – Bir Yahudi olarak buldum, deyince, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Ya Aişe, böyle söyleme. O Müslüman oldu ve İslâmiyet onu güzelleştirdi, buyurdu.
    Hz. Safiyye, kendisine “Yahudi” denmesinden hiç hoşlanmazdı.Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bir gün eve geldiğinde Hz.Safiyye’yi ağlarken buldu ve sebebini sordu. O, Hz. Aişe’nin ve Hz. Zeynep binti Cahş’ın kendisine: “Biz hepinizden daha farklıyız.Çünkü ikimiz, Resûlullah’ın sadece hanımı değil; aynı zamanda amcazadesi ve akrabaları oluyoruz.” dediklerini söyledi. Efendimiz(aleyhisselâm):
    – Sen de onlara; Harun Aleyhisselam, dedem; Hz. Musa amcam;Muhammed (aleyhisselâm) eşim desen olmaz mıydı, buyurdu.Hz. Safiyye (radıyallahu anhâ), Müslüman olduktan sonra bütün nüfuzunu İslâm için kullandı. Onun sayesinde, Hayber bir de içinden fethedildi. Bir emir kızı olup varlık içinde yetişmesine rağmen,dünyaya ve dünyalığa ehemmiyet vermeyen, kanaatkâr biriydi.Medine’ye gelince, sahip olduğu bütün ziynetlerini Efendimiz’e vermişti. Müminlerin annesi olduktan sonra, tamamen ahirete yönelmiş, kendini ibadete vermişti. İlme olan iştiyakı sebebiyle,dinî meseleleri teferruatıyla öğrenmişti. Diğer hanımlar kendisinden dinî mevzuları sorar, o da müşküllerini hallederek, onlara öğüt verirdi.Resûlullah’ın son hastalığında ezvac-ı tahiratın hepsi yanındaydı.Hz. Safiyye (radıyallahu anhâ), Efendimiz’e hitaben:
    – Yâ Resûlallah, sizde olan şu hastalık keşke bende olsaydı, dedi.Diğer hanımlar ona gözleriyle bakarak, onu yerdiler. Bunu fark eden Efendimiz (aleyhisselâm):
    – Yine ortalığı karıştırdınız, dedi. Validelerimiz:Safiyye Binti Huyey (r. anhâ)
    – Neden dolayı Yâ Resûlallah, diye sordular. O (sallallahu aleyhi ve sellem):
    – Safiyye’ye bakışlarınızdan dolayı... Allah’a kasem ederim ki o sadıktır, buyurdu.Bir gün Hz. Safiyye’nin (radıyallahu anhâ) cariyesi Hz. Ömer’e giderek:
    – Safiyye’de hâlâ Yahudilik kokusu var. Çünkü o, Yahudilerle konuşuyor ve cumartesi gününe değer veriyor, diyerek onu şikâyet etti. Hz. Ömer, Hz. Safiyye’yi çağırtıp meseleyi ondan sordu.Hz. Safiyye (radıyallahu anhâ):
    – Yahudilerle alâkam onların akrabam olmalarından ve benim sıla-i rahim vazifemi yerine getirmemden ibarettir. Cumartesi günün değer verdiğim ise doğru değildir. Allah (celle celâluhû) o güne bedel cuma gününü ihsan buyurdu. Artık cumartesiye saygıya ne lüzum var, dedi. Cariyesini çağırtıp böyle bir şikâyeti niçin yaptığını sordu. O, “Şeytan vesvese verdi.” dedi. Hz. Safiyye, onun bu yaptığını bağışladı ve onu âzât etti.Bu mübarek hanım sahabî, hicretin 50. yılında vefat etti ve Bâkî Kabristanı’na defnedildi.