Saffat Suresi Hakkında Bilgi

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Adile tarafından 11 Şubat 2018 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    SAFFAT SURESİ

    (سورة الصافّات)
    Kur’an-ı Kerim’in otuz yedinci suresi.


    Mekke döneminde muhtemelen En‘am suresinden sonra nazil olmuştur. Adını ilk ayetin başındaki “ve’s-saffat”tan (saf saf dizilenler) almıştır. Yüz seksen iki ayet olup fasılası ilk on bir ayette “ا، ب، د، ق”, diğerlerinde “م، ن” harfleridir. Saffat suresinde Kur’an’da en çok tekrar edilen iki iman esasına vurgu yapıldığı görülmektedir. Bunlardan biri tevhid ilkesi, diğeri sorumluluk bilincinin oluşmasını sağlayan ahiret inancıdır. Surede insan türünün ilk döneminden itibaren başlayıp Hz. Nuh devrinde belirginlik kazanan hak-batıl mücadelesinin bazı safhalarına değinilmekte ve karşılaştığı güçlükler sebebiyle son peygamber bir taraftan teselli edilirken diğer taraftan gelecek için ona ümit verilmektedir.

    Surenin muhtevası beş bölüm halinde incelenebilir. Birinci bölüm muhtemelen kainatın düzeni ve yönetimiyle görevli olan meleklere (saffat) yeminle başlar, ardından bütün evrenin yaratıcısı ve geliştiricisinin bir ve tek olduğu belirtilir. Gökyüzünün yaratılışı ve yıldızlarla süslenişine temas edilerek ilahi mesajı zaptedip iletmekle görevli melekler alemine hiçbir şekilde nüfuz edilemeyeceği bildirilir (ayet 1-10). İkinci bölümde gerçekleşmesi muhakkak olan ahiret hayatından bahsedilir. Hz. Peygamber’in müşrik olan muhataplarının ilahi vahyi alaya aldıkları, Kur’an’ın üstünlüğü karşısında acizliklerini gizlemek için onun bir sihir ürünü olduğunu söyledikleri ve ölüm sonrası hayatı gerçekleşmeyecek bir şey olarak telakki ettikleri belirtilir, ardından bu halleriyle öldükleri takdirde cehenneme nasıl girecekleri tasvir edilir. Dünyada inkar ve zulüm konusunda yardımlaşan kimselerin ahirette birbirlerini suçlayacakları, fakat bunun hiçbir yarar sağlamayacağı, çünkü dünyada iken, geçmiş peygamberleri onaylayarak hakkı tebliğ eden son peygambere ve tevhid ilkesine karşı büyüklük tasladıkları bildirilir. Ardından cennet ehlinin mutlu hayatına dair bazı tasvirler yapılır (ayet 11-74). Üçüncü bölümde Hz. Nuh, İbrahim, Musa, Harun, İlyas, Lut ve Yunus konu edinilir. Bunlardan İbrahim ve İlyas’ın tevhid mücadelesinden kesitler verilir (ayet 75-148). Surenin dördüncü bölümü Resulullah’a hitapla başlar; Cahiliye Arapları’nın kız çocuklarının olmasını istemedikleri halde melekleri Allah’ın kızları diye telakki etmelerinin hangi mantığa dayandığının sorulması istenir. Onların kendilerine ilahi bir mesaj geldiği takdirde Allah’ın halis kulları olacaklarını vaad ettikleri halde son peygamberin tebligatını inkar ettikleri belirtilir (ayet 149-170). Beşinci bölümde Cenab-ı Hakk’ın, peygamberlerin ve dolayısıyla müminlerin mutlaka zafer kazanacaklarını ezelde takdir ettiği ifade edilir; ardından Resul-i Ekrem’e inkarcıları bir süre kendi hallerine bırakması ve onları gözlem altında tutması emredilir; müşriklerin bir gün acı akıbetlerini görecekleri haber verilir. Surenin son üç ayetinde Allah’ın yüceliği vurgulanmış, elçilerine selam okunmuş ve alemlerin rabbine övgüde bulunulmuştur.

    Üslup ve muhtevasından hareketle Saffat suresinin Mekke döneminin sonlarında nazil olduğunu söylemek mümkündür. Hz. Peygamber’in ilk muhataplarını teşkil eden Kureyşliler, son ilahi vahye bir süre ilgisiz kaldıktan sonra gittikçe taraftar topladığını görünce onu bir vakıa olarak kabul etmeye mecbur kalmış, fakat küçümsemeye ve alay etmeye başlamışlardır. Surede bu davranışlarından dolayı Kureyşliler uyarılmış, geçmiş peygamberleri inkar edenlerin başına gelenlerden ibret almaları istenmiş, ölümden sonraki hayatın sahnelerinden örnekler verilmiş, muhatapların düşünce ve gönül dünyasına hitap edilmiştir.

    Hz. Peygamber, kendisine daha önceki üç ilahi kitaptan da fazlasının verildiğini açıklarken Saffat’ın da içinde bulunduğu, ayet sayısı yüzü aşan surelerin Zebur’a denk geldiğini belirtmiştir (İbrahim Ali, s. 224-227, 301, 313). Resulullah’tan surenin son üç ayetini sohbetinin sonunda okuyan, diğer bir rivayete göre ise her namazın sonunda üç defa tekrar eden kimsenin kıyamet gününde büyük bir mükafata nail olacağı nakledilmiştir (İbn Kesir, VI, 43; Şevkani, IV, 405). Übey b. Ka‘b’dan Hz. Peygamber’e nisbet edilerek rivayet edilen, “Saffat suresini okuyan kimseye bütün cin ve şeytanların sayısının on katı sevap verilir; inatçı şeytanlar kendisinden uzaklaşır ve şirkten kurtulmuş olur; koruyucu melekleri kıyamet gününde kendisinin peygamberlere iman ettiğine dair şahitlik yapar” anlamındaki sözün (Zemahşeri, IV, 69) asılsız olduğu kaydedilmiştir (Muhammed et-Trablusi, II, 720). Muhammed Bekr İsmail Suretü’ś-Śaffat: Dirase taĥliliyye adıyla bir eser kaleme almıştır (Kahire 1986).