Sa'd Bin Rebi hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Adile tarafından 13 Kasım 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Sa'd Bin Rebî Kimdir?

    Eshab-ı kiram’ın [r.anh] büyüklerinden. 3 [m. 625] de vefat etti. Hazrec kabilesinin Haris kolundandır. Annesi, Hüzeyle binti Utbe bin Amr’dır. Sa’d bin Rebi, birinci Akabe biatında Müslüman oldu. Resulullah’ın [s.a.v.] bi’setinin 11.nci senesinde, Akabe mevkiinde altı Medineli İslama girdi. Gelecek yıl, yine aynı yerde buluşacaklarına dair Peygamber Efendimize söz verdiler. Bir sene sonra, hac mevsiminde, aralarında, geçen yıl Müslüman olan [6] zat da olmak üzere on iki kişi Mekke’ye geldi. Bunlardan birisi de Sa’d bin Rebi idi. Resulullah Efendimiz [s.a.v.] ile Akabe denen küçük vadide, geceleyin gizlice buluştular. Peygamber efendimize [s.a.v.] "Allahu Tealaya hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, kimseye iftira etmemek, hiç bir hayırlı işe karşı çıkmamak” hususunda biat ettiler. Peygamber efendimiz [s.a.v.] onlara, "Verdiği sözde duranın ücret ve mükafatına Allahu Teala garanti vermiş, onlara Cenneti hazırlamıştır. Kim insanlık icabı, bunlardan birini işler de, ondan dolayı dünyada cezaya uğratılırsa, bu ona keffaret olur! Kim de yine bunlardan insanlık icabı birini işlerse, yaptığı o şeyi Allahu Teala gizler, açığa vurmazsa, onun işi Allahu Teala’ya kalır. Dilerse onu bağışlar, dilerse azaba uğratır." buyurdu.
    Ayrıca, Resulullah [s.a.v.] ile bu 12 seçkin zat arasında şöyle bir anlaşma da yapıldı: "Gerek sıkıntı ve darlıkta ve gerekse rahatlık zamanında söz dinlemek ve itaat etmek, başta gelir. Resulullah, bizzat, onların üstünde bir tercihe sahip olup, ona karşı itaatli olacaklardı."
    MedineliMüslümanlar, bu görüşmelerden sonra, memleketlerine geri döndüler. Onların aralarında İslamı duyurmaya ve yaymaya devam ettiler. Sa’d bin Rebî’, ikinci Akabe biatında da bulunarak, Resulullah’a [s.a.v.] iki defa biat etmiştir. Peygamber Efendimiz [s.a.v.] Mekke’den, Medine’ye hicret buyurduklarında, Muhacirler [hicret eden Mekkeli Müslümanlar] ile Ensar’ı [Medineli Müslümanlar] birbirlerine kardeş yaptı. Sa’d bin Rebî’ [r.a.] Aşere-i mübesşere’den Abdurrahman bin Avf [r.a.] ile kardeş oldu. Bunun üzerine Hz. Sa’d, Abdurrahman bin Avf’a: "Ensar arasında en çok malı olan benim, malımın yarısını sana ayırıyorum. İki zevcemden birini senin için boşayabilirim. İddeti bitince, onunla evlenirsin" dedi. O zaman, Abdurrahman bin Avf [r.a.], Hz. Sa’d’e: "Benim bunlara ihtiyacım yoktur. Ticaret yapılan bir çarşınız varsa, bana onu gösterin yeter" dedi. Hz. Sa’d "Kaynuka kabilesinin çarşısı var" dedi. Abdurrahman bin Avf Kaynuka çarşısına gitti. Oraya keş peyniri ve yağ götürüp satarak geçimini sağladı.
    Hz. Sa’d [r.a.] Bedir ve Uhud gazalarında bulundu. Uhud’da büyük kahramanlıklar gösterdi. Vücudu delik deşik oldu. Uhud muharebesinde, bir ara, Müslümanlar arasında karışıklık başladı. Hz. Sa’d o zaman, gevşeklik göstermedi. Eshab-ı kirama Akabe biatında, canlarını feda edeceklerine dair verdikleri sözü ve yemini hatırlattı.
    Muharebe sona erip, Kureyş müşrikleri çekilip gitmişlerdi Resulullah [s.a.v.] :"Sa’d bin Rebi’nin ne durumda olduğunu, canlılar arasında mı, yoksa ölüler içerisinde mi olduğunu, tesbit edip, bana kim haber getirir." diye sordu. Bir tarafa işaret ederek, "Bir ara onu orada görmüştüm" buyurdu. Ensardan bir zat, "Bu işi ben yaparım, Ya Resulallah!" dedi. Haber getirmeğe giden Muhammed bin Mesleme veya Ubeyy bin Ka’b’dan birisi idi. Resulullah efendimizin [s.a.v.] işaret buyurduğu tarafa gitti. Vadide yatan şehidler arasında, seslenerek dolaştı. Fakat cevap alamadı. Bu defa "Ey Sa’d, beni sana Resulullah gönderdi” diye seslendi. O zaman Sa’d [r.a.] inliyerek kımıldandı. Haber için gelen zat, Sa’d’e, [r.a.] "Resulullah, senin sağlar mı, yoksa ölüler arasında mı olduğunu, araştırıp, kendisine haber vermemi emretti"deyince, Hz. Sa’d "Ben artık ölüler arasındayım, Resulullah [s.a.v.]'a selamımı arz et ve Sa’d bin Rebî, Ümmetlerine doğru yolu göstermek için rehberlik yapan Peygambere [aleyhimüsselam] verilecek ödüllerin en üstünü ile, Allahu Teala seni ödüllendirisin diyor, de. Kavmim Ensar’a da selamı söyle! Onlara Sa’d bin Rebi, size, Akabe gecesinde, Resulullah [s.a.v.]' korumaya dair, söz verip, yemin etmediniz mi? Vallahi! Gözleriniz hareket ettiği halde, Peygamber efendimizi [s.a.v.] iyi korumayıp, ona bir zarar gelirse, sizin için, Allahu Teala’nın yanında gösterebileceğiniz hiç bir mazeret yoktur, diyor, de" dedi ve bir müddet sonra vefat etti.
    Zeyd bin Sabit de [r.a.] şöyle anlatır: Resulullah [s.a.v.] beni, Sa’d bin Rebî’i aramaya gönderdi."Onu bul, selamımı ilet. Resulullah [s.a.v.] nasıl olduğunu, soruyor, de." buyurdu. Ben de ölüler arasında onu aradım. Son anlarında yetiştim. 70 yerinde, kılıç, mızrak ve ok yarası gördüm. "Ey Sa’d Resulullah Efendimiz [s.a.v.] sana selamı var, durumun hakkında haber istiyor" dedim. Sa’d. [r.a.] bana "Resulullah’a selam ederim, kendilerine "Fakat, Cennetin kokusunu almaya başladığımı bildiriver" dedi.
    Sa’d [r.a.] hakkında bu haber Peygamber efendimize [s.a.v.] ulaşınca kıbleye dönüp, mübarek ellerini kaldırarak "Allah’ım! Sa’d bin Rebi’yi iyi karşıla, O’ndan razı ol" ve "Allah ona rahmet etsin. Sağken de ölürken de Allah ve Resulu için nasihat ederdi." buyurdu.
    Resulullah efendimizin [s.a.v.] Eshab-ı Sa’d bin Rebi’i [r.a.] daima hatırlar, onun geride bıraktığı ailesine son derece saygı gösterirlerdi. Bir gün, Sa’d bin Rebi’nin kızı, Hz. Ebu Bekir’in huzuruna gelmişti. Hz. Ebu Bekir paltosunu çıkararak, Hz. Sa’d’ın kızının oturması için yere sermişti. Bu sırada meclise gelen Hz. Ömer bu kadının kim olduğunu sordu. Hz. Ebu Bekir "Bu öyle bir zatın kızıdır ki, o senden de, benden de faziletlidir" cevabını verdi. Hz. Ömer hayretle "Allahu Teala’nın Resulunun halifesinden daha üstün olan bu zat kim olabilir?" söyleyince, Hz. Ebu Bekir "Ey Ömer! Size bahsettiğim bu zat yani Sa’d bin Rebî’, Resulullah’ın se’adet devrinde, şehidlik rütbesine ererek, Allahu Teala’nın katındaki makamına ulaştı. Ben ve sen hala, şu geçici hayatta yaşamakta olduğumuz hayatın esiriyiz" cevabını verdi
    Sa’d [r.a.], hayatta iken, Peygamber Efendimiz [s.a.v.] sünnet-i seniyyesini öğrenmeğe çok ehemmiyet verir, başkalarına da öğretirdi. Kendisi kabilesinin reisi olduğu için, öğrendiklerini herkese öğretirdi. Sa’d’ın [r.a.] diğer bir özelliği de okuma yazma bilmesidir.