Sabrın önemi ve fazileti nedir?

Konusu 'Dini sohbetler' forumundadır ve Adile tarafından 12 Aralık 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Sabır ruhun bir melekesidîr, güzel bir huydur vetahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak yalnızca sabır ile olur. Bir hakkı himaye ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür. Allah Azze ve celle'nin emirlerini yerine getirmek, aklın ve dinîn hoş görmediği ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmadan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır.

    Bütün faziletlerin anası, hayatta başarılı olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir ve her türlü rezaletin nedeni sabırsızlık yahut gerektiği kadar sabır gösterememektîr. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır. "Şüphesiz Allah Teala sabredenlerle beraberdir" (el-Bakara, 2/153, 155).

    Sabrın sonu selamettir, başarıdır,Sabır acıdır, ancak sonucu tatlıdır, Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v); "Sabreden başarıya ulaşır' ; "Sabır başarının anahtarıdır"; "Sabır bir ışıktır"; "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir"; "Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmende bir çok hayır vardır" buyurarak sabrın faziletini anlatmıştır.

    Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v); "Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür" (Buhari, Cenaiz, 32) sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önemini vurgulamıştır. Sabretmek, mahkumiyete, meskenete ve zîllete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysîyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Nedeni şu ki meşru olmayan şeylere krşı sabretmek caîz değildîr ve bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekmektedîr. İnsana kendi gücü ve iradesi ile üstesinden gelebleceği kötülüklere katlanması yahut karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değil, acizlik ve tembelliktîr. Allah Rasulu (s.a.v); "Ya Rabbi! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım" (Buhari, Cihad, 25) diye dua etmiştir.


    Kur'an-ı Kerim'in 70 ten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektîr. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teala sabredenlere mükafatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.

    Mü'minler, çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar; çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, mü'minin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musa'ya inananlara Firavun eziyet etmek isteyince onlar: "Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür" (el-Araf 7/126) diye dua etmişlerdi. Sevgili Peygamberimiz ve ilk müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur.

    İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiç bir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlaki davranışlarda böyledir. Aşağıdaki ayetler bunu göstermektedir:

    "Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir" (eş-Şura, 42/43); "İçinizden mücahitleri ve sabredenleri belirtelim diye sizleri mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz" (Muhammed, 47/31).

    Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teala'nın emirlerine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Mesela; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir.

    İşte bu durumda, insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır.

    Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel, deprem, yangın gibi felaketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Teala'ya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur: "Doğrusu kim Allah'tan korkar ve düştüğü felakete sabrederse; muhakkak ki Allah iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz" (Yusuf, 12/90).

    Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (c.c.)'ın bizi, "belalarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden" kullarından eylemesi olmalıdır (İbrahim, 14/5).

    Sabrın sonu selamettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teala haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asr, 103/1-3).

    Peygamber Efendimiz; "Sabır ve tahammül gösteren kimseyi Cenab-ı Hakk sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet hiç bir kimseye verilmemiştir" (Tirmizi, Birr, 76).

    "Hoşlanmadığın şeye sabretmende büyük fayda vardır" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 307) buyurmuştur.

    Ayrıca Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor:

    "Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele" (el-Bakara, 2/ 155).

    Bu ve benzeri ayetlerden Allah Teala'nın insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığım öğreniyoruz.

    Sabırla bütün zorluklar halledilmekte, her türlü engel aşılmaktadır. Onun için atalarımız: Sabırla koruk, helva olur" demişlerdir.

    Hz. Peygamber şöyle buyuruyor:

    "Mü'minin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mü'mine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına bela gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır" (Riyazüs-Salihin, 1, 54).

    Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır, bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allahın dinini tebliğ ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış. Hükümdarlar tarafından zindana atılmış ama onlar daima sabretmişlerdi. Kuran-ı Kerimde peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayet-i kerime vardır. Rasulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her müslümana düşen görev, kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allahtan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.