Rıza ilkesi nedir

Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve Lasey tarafından 3 Ocak 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Rıza İlkesi


    Akid konusunda İslam hukuk doktrininde yer alan bilgi ve öneriler dikkatlice incelendiğinde, borç ilişkilerinde tarafların akde ilişkin rızalarının korunmasının hedeflendiği, kamu yararını ve hukuk düzenini ciddi boyutta ihlal eden olumsuz bir durum bulunmadığı sürece, tarafların dilediği akdi dilediği şekilde yapması ilkesinin benimsendiği görülür. Kur’an’da, “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl (haram ve haksız yollar) ile yemeyin, karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna” (en-Nisa 4/29) buyurulur. Hz. Peygamber’in hadislerinde de hukukî ve ticarî ilişkilerin açıklık ve dürüstlükle yapılması, bir kimsenin gönül hoşnutluğu ve rızası bulunmadıkça malının kimseye helal olmayacağı sıkça tekrarlanmıştır. Bu sebeple de İslam hukukçuları, akidlerin kuruluş ve işleyişinde karşılıklı rızanın bulunması ve akdin tarafların hür iradelerini zedeleyen veya yok eden ikrah, hata, hile, gabin, garar, cehalet gibi kusurlardan uzak olması üzerinde ısrarla durmuş, bu tür kusurların akde etkisi ve bu yolla elde edilen kazancın hukukî ve dinî hükmü gibi konularda da ayrıntılı bir doktrin geliştirmişlerdir. Akidlerin kuruluş ve işleyişine ilişkin olarak literatürde dile getirilen birçok kısıtlama da esasen tarafların hür iradelerini korumayı, razı olmadıkları bir mağduriyet ve zararı önlemeyi hedefler. Bu itibarla, fakihlerin borç ilişkileri açısından söz konusu ettikleri gabin anlayışı, tağrir, garar ve bilinmezlik yasağı, günümüzdeki borç ilişkilerine olan-olması gereken çizgisinde önemli bir açıklama getirecektir.