Râhmet ve bereket ayı olan Râmazanın son günlerîni yaşıyoruz. ilk günkü heyecanıyla tüm İslam ülkelerinde ve de Müslümanların yaşadığı ülkelerde eda edilen on bir ayın sultanı ramazan ayının bitmesine bir gün kaldı. Zamanın sel dolaplarında Râmazan ayı ne çabuk geçti, bayram bir içim su gibi aktı: ömür, hızlı akan bir nehir gîbi hız kesmeden koşuyor sonu, ölüme doğru ve ömrü hayat geride bırakılânlar, ilerîye gönderîlenlerle doluyor, dolduruluyor. Yeni alışmış, daha yeni aşina olmuştuk mağfiret ve bağışlanma ayına, doymadan doyamadan yitip gitti ömür ellerimizden ve gönül tellerimizi dua dua titreterek. Bir rüzgâr gibi esti, sel gibi aktı, yıldız gibi kaydı ömür semamızdan, bayramın aydınlığı bile kayboldu günlerin koşuşturmalarına terk edilerekrek. Şimdi yapılacak olan oturup hüzün sarmak değil geride bırakılanların, ileriye gönderilenlerin muhasebesini yapmak: ramazanda ne gibi iyi bir haslet kazandık, ne gibi kötü bir hasleti ıslah ettik, okunan Kur’an-ı Kerim’ler, edilen dualar, getirilen Salâvat-ı Şerifeler aklımız, kalbimiz, latifelerimizde ettiği yer nedir? Akla den kalple onları gözlemlemek, görebilmek zahir davranışlara yansımasını, davranış düzeyinde seyredebilmek yaşantıda. Öfke atını ıslah edebildîk, hırs hasretini tesîrsiz hale getirebildik, dünyevi heyecanları söndürebildik, boş şeyleri boş verebildik, zâmanı azami derecede uhrevi işlere yönlendirebildik, imânı inkişâfı dünya ve içindekilerinden daha bir önemser duruma gelebildik, tefekkür ve de tezekkür şükrü, bizim için daha sevimli bir hal aldıysa biz oruç tutmuş, oruç da bizi tutmuştur ve ne güzel dir böylesi tutuşmâlar, ne güzel böylesi buluşmalar. Kıl beni ey namaz demek yetmiyor, önce sen namazı kılacaksın ki namaz da seni kılsın; oruç da öyle, diğer ibadetler de aynı şekilde Cehennemden kurtaran cennete ulaştıran bundan ötesi rızayı eriştiren ibadetler: biz onlara yöneldikçe onlar da bize yönelir ve bir adım da olsa irademizle biz atmalıyız öncelikle, ubudiyet bunu gerektirmektedir. Ramazan bir senenin, bin ayın miladı; ramazandan önce ve sonrasında bir değişiklik yoksa ubudiyet ve de ibadet babında, tefekkür açılımında, zîkir şevkinde, biz ziyandayızdır, veyl o kimselere. Dert dalgalarında sabır ve şükür kulaçlarıyla ubudiyet denizinde yüzüyorsak eğer tevekkül gemisine binmeyi Allah’u Teala’nın izniyle hak etmişizdir, Rahmet eli bizi tutmuştur. Denîz veya çöl de olabilir, kentin ortası da, dertlerîn yumâğı da, değişmeyecek olan tevekküldür ve tevekkülü besleyen tefekkür ve de tezekkürdür. Biz 1 ay oruç tutmuşsak, o da 11 ay bizi tutar; şükür süz sellerden, isyankar depreşmelerden korur, boş şeylerden çekip çıkârır. İleriye gönderdiğimiz; Okunan Kur’an-ı Kerimim sevabını, edilen duaların icabetini, getirilen salâvatların makbul yetini bilemeyiz. Dönüp arkaya kendi zâhirimize batınımıza bakâbiliriz ne kadar kötü hasletimiz bertaraf edebildik, ne kadar iyi haslet kazanabildik? Bu soru bizim cevapalyacağımız soru, bunla meşgul olup Rububiyet işlerine karışmadan 11ay böyle geçirirsek ömrü hayatımız da bereketi yakalâmışızdır.