Peygamberlerin açlıkla imtihanı

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Lasey tarafından 12 Haziran 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Peygamberler nübüvvetin feyizlerini almaya oruçla hazırlanmışlar, kemalin zirvesine ulaşınca bir süre insanlık aleminden uzaklaşmış ve kendilerinde meleki vasıflar tecelli etmiştir. Böylece kalbleri ve dimağları, ilahi vahyin çeşmesi ile dolup taşmıştır.

    Bu istikamette;

    Sina Dağı’nın pek kıymetli peygamberi Hazret-i Musa -aleyhisselam- Tevrat nazil oluncaya kadar kırk gün kırk gece aç ve susuz kalmıştır.

    Sair Dağı’nın mukaddes peygamberi Hazret-i isa -aleyhisselam- da, İncil’den ilk kelamı duyuncaya kadar, kırk gün kırk gece aç ve susuz kalmıştır.

    Hazret-i Muhammed -sallallahü aleyhi ve sellem- de, Kur’-an nazil olmadan önce, tam bir ay Mekke yakınındaki Hıra mağarasında yalnız başına kalmış ve günlerini muhtelif ibadetlerle geçirmiştir. Sonunda Cibril’in sesinden müjdesini almış ve ilahi feyizlerin nûru, gönlüne doğmaya başlamıştır.

    ORUCUN ASIL GAYESİ VE FAYDASI MANEVİDİR

    Bu hakikatler de gösteriyor ki, orucun asıl gayesi ve faidesi manevidir. Dolayısıyla oruç, bir ibadet olduğundan, sırf o gaye ile icra edilmelidir. Onun yalnız zahiri faydaları gaye haline getirilirse, oruç, ibadet olmaktan çıkar. Yani oruçlarımızda mide dolgunluklarını önlemek, kilo vermek gibi gayeler olmamalıdır. Böyle oruçlarda rıza-yı ilahi düşünülemez.

    Bedeni hareketlerin faydasını kastederek veya gaflet ve kasvet-i kalb ile kılınan namazlar bile bu kabildendir.

    İbadetler, yalnız rıza-yı ilahiyyeyi tahsil gayesi ile yapılır. Bu gayenin gerçekleşmesi için, kalbin seviye kazanması, hamlıktan kurtulup kemale erişmesi zarûridir.

    PEYGAMBERİMİZİN RAMAZAN TAVSİYELERİ

    Ramazan-ı Şerifte Hazret-i Peygamber -sallallahü aleyhi ve sellem-’in de tavsıyelerinde yer alan belli başlı birtakım husûslara dikkat etmek icab eder:

    Kelime-i şehadet,
    İstiğfar ve zikir,
    Cenneti tahsil edebilmek için bolca amel-i salih,
    Cehennemden kurtuluş için haramlardan ve kerahetten sakınmak,
    İmkanlar nisbetinde çokça hayır ve hasenatta bulunmak, kalbi kırık ve mahzûn kimselerin duasını almak,
    Oruçlu bir kimseye iftar ettirmek. Ve emsali…