Peygamberimizin Vasiyeti ve Gözümün Nuru Dediği Namaz

Konusu 'Hz.Muhammedin hayatı' forumundadır ve Lasey tarafından 9 Mart 2019 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Peygamberimizin Vasiyeti ve Gözümün Nuru Dediği Namaz

    Peygamberimizin-Vasiyeti-Gözümün-Nuru-Dediği-Namaz.

    Hz. Peygamber, ashabına dolayısıyla ümmetine namazın önemini sık sık hatırlattı. Hem sözlü olarak hem de bizzat yaşayarak bu ibadetin Müslümanların hayatında vazgeçilmez olduğunu gösterdi. Namazın iman ile küfür arasında bir çizgi ve ahirette ilk sorulacak amel olduğunu söyledi. Bir sahabi, cennete götürecek bir amel sorduğunda Hz. Peygamber ona bolca namaz kılmasını tavsiye etmiştir. Bir başka sahabi Allah Resûlü’ne “Cennette seninle birlikte olmam için dua buyurun.” dediğinde ise “Secdelerinle bana yardımcı ol.” karşılığını almıştır.Allah Resûlü’nün, sevdiği bazı dünya nimetlerini saydıktan sonra söylediği “Namaz gözümün nuru kılındı.” cümlesi bu ibadetin ne kadar önemli olduğunu açıkça gösteriyor. Hz. Peygamber bu önemi Cerir b. Abdullah ile yaptığı beyatte de vurgulamış; Cerir, Efendimize namazı tam olarak eda etmek, zekât vermek ve tüm müminlere karşı samimi olmak şartıyla beyat etmiştir. Kur’an’ın birçok ayetinde olduğu gibi bu olayda da namaz ile zekâtın bir arada zikredilişi, namazın bedenî, zekâtın ise malî ibadetler içinde birinci sırayı almasından dolayıdır.

    Hz. Peygamber’in geceleri ayakları şişinceye kadar namaz kılması Resûl-i Ekrem’in hayatında namaza fiili olarak verdiği önemin bir diğer yansımasıdır. Hadiste geçen “ayakları şişinceye kadar” ifadesinin ne anlama geldiği, “Bir insanın ayaklarının şişmesi için ayakta ne kadar kalması gerekir?” sorusu ile beraber düşünüldüğünde daha iyi anlaşılacaktır.Peygamberimizin, ölüm hastalığında vücudunu saran acılara rağmen biraz canlanmak için üzerine su dökünüp namaza gitmeye çalışması aman üç defa böyle yapmasına rağmen her seferinde bayılması; müteakip günlerde hastalığı biraz hafifleyince amcası Abbas ve damadı Ali’nin omuzlarına tutunmuş hâalde ayaklarını sürüyerek Mescide gitmesi hem namazın önemini fiili olarak göstermekte hem de namazı terk etmek için pek az mazeret öne sürülebileceğini ortaya koymaktadır. Hz. Peygamber’in, hastalığından şikâyet eden İmrân b. Husayn’e “Ayakta namazını eda etmesini, yapamıyorsa oturarak, bu da olmuyorsa yatarak kılmasını”emretmesi de aynı bakış açısını yansıtmaktadır. Bu nedenledir ki Hz. Peygamber başta olmak üzere sahabiler ve sonraki nesiller namaz eğitiminin üzerinde belki diğer ibadetlerden daha fazla durmuş; çocuklarına bu ibadeti titiz bir şekilde öğretmişlerdir.