Hz. Ömer’in hilafeti zamanında Suriye’de veba salgını çıktı ve yayıldı (H. 18 - M. 639). Ashab-ı Kiram’dan meşhur zatlar ile beraber yirmi beş bin kadar kişi vebadan vefat etti. Veba salgını sırasında Hazret-i Ömer (r.a.), Medine-i Münevvere’den Şam’a hareket etti. Yaklaştığında Suriye emirleri gelip kendisiyle görüştüler ve vebanın dehşetini anlattılar.. Abdurrahman bin Avf (r.a.) Hazretleri, Hazret-i Ömer (r.a.)’ın yanına gelip: “Resul-i Ekrem (s.a.v.)’den işittim: ‘Bir yerde veba olduğunu işitirseniz oraya gitmeyin ve bulunduğunuz yerde çıkarsa oradan çıkmayın, diye buyurdu’ dedi. Hz. Ömer’de oradan geri döndü. Suriye emiri Aşere-i Mübeşşereden Ebu Ubeyde bin Cerrah (r.a.) vebadan vefat etti. Sahabilerin fakihlerinden Muaz bin Cebel’i (r.a.) vekil tayin etmişti, az bir vakit sonra o da vebadan vefat etti. O da Amr bin as’ı vekil tayin etmişti. Amr bin as (r.a.), halkı alıp dağlara çıkardı ve Allah Azze ve celle'nin hikmetiyle veba savulmuş oldu. Hz. Ömer (r.a.), Medine-i Münevvere’ye döndüğünde veba salgını bitmişti. Hz. Ali’yi (k.v.) Medine-i Münevvere’de kaymakam bırakıp kendisi Suriye’nin vaziyetini öğrenmek ve hayatta kalanları teselli etmek üzere Şam’a hareket etti. Şam’a geldiğinde namaz kıldırmaya hazırlanırken bazıları: “Ya Emire’l-mü’minin! Bilal’e emretsen de müezzinlik etse” dediler. O sırada Şam’da ikamet eden Hz. Bilal’in kalbi, Resulullah’ın (s.a.v.) ateşi ile yanmakta olup o kadar hüzünlü bir ezan okudu ki Ashab-ı Kiram, Hz. Bilal’in sesini işittiklerinde gözyaşlarını tutamadılar. Kendileri ağladıkları gibi herkesi de ağlattılar. Fahr-i alem’in vefatı gününden beri Müslümanların o derece ağladığı görülmemişti. Hazret-i Ömer (r.a.), Suriye’nin ihtiyaçlarını gördükten sonra Medine-i Münevvere’ye döndü. (Hz. Ömeru’l-Faruk, Çamlıca B.Y.)