Peygamber Efendimizin İlk Cuma Hutbesi Tarihi ve konusu

Konusu 'Hz.Muhammedin hayatı' forumundadır ve Lasey tarafından 7 Şubat 2019 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Peygamberimizin ilk Cuma Hutbesi

    Peygamberimizin-ilk-Cuma-Hutbesi.

    Bu hutbe, miladi 622 yılında Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret eden Resulü Ekrem Efendimiz’in Rebiülevvel ayının başlarında vasıl olduğu Medine’nin güneyinde ve bir saat mesafede bulunan Kuba Köyünde Selim b. Avf yurdunun Ranuna mevkiinde irad buyurdukları ilk Cuma hutbesidir
    Peygamber Efendimiz, bu hutbeye Allahu Teala’ya hamd ü sena ile başlar ve şöyle devam eder:

    Peygamberimizin ilk Cuma Hutbesi
    “Ey Mü’minler;
    Ölmeden evvel Allah’a tevbe ediniz ve salih ameller işleyerek O’na yaklaşınız. Biliniz ki Allah, şu ayda, şu günde ve şu bulunduğunuz mekanda kıyamete kadar Cuma namazını üzerinize farz kılmıştır. Ben hayatta iken veya öldükten sonra, başınıza ister âdil, ister zalim bir idareci olsun, Cuma namazını inkar etmek veya hafife almak suretiyle terk eden kimsenin Allah iki yakasını bir araya getirmesin ve işlerini tamama erdirmesin. Haberiniz olsun ki, özürsüz Cuma namazını terk eden kimsenin namazı da, zekatı da, orucu da yoktur. Ancak tevbe edenler müstesna. Her kim tevbe ederse, Allah onların tevbesini kabul eder.

    Ey insanlar;
    Sağlığınızda âhiretiniz için hazırlık yapınız. Muhakkak bilmiş olunuz ki kıyamet gününde bir insanın başına vurulacak ve çobansız bıraktığı koyunlardan sorulacak. Sonra Cenab-ı Hak ona, tercüman ve perdedârı olmadığı halde, bizzat diyecek ki; “Sana benim Peygamberim gelip tebliğ etmedi mi? Ben sana mal verdim, nimet verdim, sana lütf-u ihsan ettim. Sen kendin için ne tedarik ettin? Dünyada iken ahiretin için hangi hayır ve hasenatı yaptın? Hangi fazileti işledin?” o kimse de sağına soluna bakacak, bir şey göremeyecek. Önüne bakacak yalnız cehennemi görecek. Öyle ise her kim, yarım hurma ile olsa dahi, kendini ateşten kurtarabilecek ise hemen o hayrı yapsın. Onu da bulmazsa bari kelime-i tayyibe ile güzel sözle kendini kurtarsın.
    Gerçek, müslüman, dilinden ve elinden başkaları zarar görmeyen kimsedir. Zira onunla bir hayra (10-700) misil arasında sevap verilir. Allahın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.”


    Birinci hutbesini burada bitirdikten sonra Efendimiz (s.a.v.) biraz oturup dinlenmiş, sonra ikinci hutbelerine şöyle devam etmişlerdir:

    “Allah ü Teâlâ’ya hamd ü senalar olsun. O’na layık bir surette hamdeder ve O’ndan yardım isterim. Nefislerimizin şerrinden ve kötü amellerimizden Allah’a sığınırız. Allah’ın hidayet verdiği kimse, dalalete düşmez. Allah’ın dalalete düşürdüğünü de kimse hidayete erdiremez. Allah’tan başka ilah olmadığına ben şehadet ederim. O birdir; şeriki ve naziri yoktur. Kelamın en güzeli Allah’ın kitabıdır. Her kimin kalbini Allah, Kur’an ile tezyin ederse ve her kim kafir iken İslâm’a girip Kur’an’ı diğer sözlere tercih ederse, işte o kimse felah bulur. Doğrusu Allah’ın kitabı sözlerin en güzeli ve en beliğidir. Allah’ın sevdiğini sevin. Allah’ı gönülden seviniz. Allah’ın kelamından ve Allah’ı zikirden asla usanmayınız. Allah kelamından ve O’nu zikirden kalbinize asla sıkıntı gelmesin. Zira Allah kelamı her şeyin en güzeline hidayet eder, helal ile haramı beyan eder.
    Artık Allah’a ibadet ediniz. Ve O’na hiçbir şeyi şerik koşmayınız. O’ndan hakkıyla sakınınız. İyi işler işleyiniz. Sözünüz ve özünüz dahi Allah’a doğru olsun. Aranızda Allah kelamı ile sevişiniz. Muhakkak bilmelisiniz ki Allah, ahdini bozanlara, sözünden dönenlere gazap eder. Allah’ın selamı üzerinize olsun.”
    islamda ilk hutbe (Tefsir-i Kurtubî, 18/119; Beyhaki, 3/171; Müsned-i Abd b. Humeyd, 1/172.