Peygamber Efendimiz’in Dilinden İsra Ve Miraç Hadisesi

Konusu 'Hz.Muhammedin hayatı' forumundadır ve Lasey tarafından 12 Nisan 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Peygamber Efendimiz’in Anlatımı İle İsra Ve Miraç Hadisesi

    Kainatın Efendisi Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bu hadiseyi şöyle anlatırlar:

    “−Ben Kabe’nin Hatim kısmında uyku ile uyanıklık arasında idim… Yanıma merkepten büyük, katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak’tı. Ön ayağını gözünün gördüğü en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cebrail (a.s) beni götürdü. Dünya semasına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi.

    −Gelen kim? denildi.

    −Cibril! dedi.

    −Beraberindeki kim? denildi.

    −Muhammed -aleyhissalatü vesselam- dedi.

    −Ona Mirac daveti gönderildi mi? denildi.

    −Evet! dedi.

    −Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir! denildi ve kapı açıldı.

    Kapıdan geçince, orada Hazret-i adem -aleyhisselam-’ı gördüm.

    −Bu babanız adem’dir! O’na selam ver! denildi.

    Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra bana:

    −Salih evlat hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!” dedi.

    Sonra Hazret-i Cebrail beni yükseltti ve ikinci semaya geldik. Burada Hazret-i Yahya ve Hazret-i isa -aleyhimesselam- ile karşılaştım. Onlar teyzeoğullarıydı.

    Sonra Cebrail beni üçüncü semaya çıkardı ve orada Hazret-i Yûsuf -aleyhisselam- ile karşılaştık. Dördüncü kat semada Hazret-i İdris -aleyhisselam- ile, beşinci kat semada Harûn -aleyhisselam- ile, altıncı kat semada ise Hazret-i Mûsa -aleyhisselam- ile karşılaştık.

    −Salih kardeş hoş geldin, salih peygamber hoş geldin! dedi.

    Ben onu geçince, ağladı. O’na:

    –Niye ağlıyorsun? denildi.

    −Çünkü, benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O’nun ümmetinden cennete girecek olanlar, benim ümmetimden cennete girecek olanlardan daha çok! dedi.

    Sonra Cebrail beni yedinci semaya çıkardı ve İbrahim -aleyhisselam- ile karşılaştık.

    Cebrail -aleyhisselam-:

    −Bu, baban İbrahim’dir; ona selam ver! dedi.

    Ben selam verdim; O da selamıma mukabele etti. Sonra:

    −Salih oğlum hoş geldin, salih peygamber hoş geldin! dedi.

    Daha sonra bana:

    −Ya Muhammed! Ümmetine benden selam söyle ve onlara cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arazisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları “Sübhanallahi ve’l-hamdü lillahi ve la ilahe illallahu vallahu ekber!” demekten ibarettir. dedi.

    Sonra Sidretü’l-Münteha’ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen’in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi.

    Cebrail -aleyhisselam- bana:

    −İşte bu, Sidretü’l-Münteha’dır! dedi.”

    Burada dört nehir vardı: İkisi batıni nehir, ikisi zahiri nehir.

    –Bunlar nedir, ey Cibril? diye sordum.

    Cebrail -aleyhisselam-:

    –Şu iki batıni nehir, cennetin iki nehridir. Zahiri olanların biri Nil, diğeri de Fırat’tır! dedi…”[2]

    (Buhari, Bed’ü’l-Halk, 6; Enbiya, 22, 43; Menakıbu’l-Ensar, 42; Müslim, iman, 264; Tirmizi, Tefsir 94, Deavat 58; Nesai, Salat, 1; Ahmed, V, 418)

    Sidretü’l-Münteha’da Cebrail -aleyhisselam-:

    “–Ey Allah’ın Rasûlü! Buradan öteye yalnız gideceksin!” dedi.

    Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:

    “–Niçin ey Cibril?” diye sordu.

    O da cevaben:

    “– Allah Azze ve celle bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!..” dedi. (Razi, XXVIII, 251)