Peygamber Efendimiz (sav)'in Cennetle İlgili Hadisleri

Konusu 'Hz.Muhammedin hadisleri' forumundadır ve Adile tarafından 10 Nisan 2014 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Hz. Muhammed'in cennetle ilgili hadisleri

    Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za’feran olup, oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez…
    [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10088]

    Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zaferan [safran]dır …
    [[Tirmizi]; Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

    Gurfeler cennet köşkleri kırmızı yakut, yeşil zebercet [zümrüt] ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar…
    [Ramuz el-Ehadis-1, s. 225/6]

    Cennette öyle köşkler vardır ki, içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür… [Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/9]

    Cennette gurfeler vardır. Dışları içlerinden, içleri dışlarından görünür.
    [Kütüb-i Sitte-14, s. 447/2]

    Cennette bir köşk vardır. Etrafı burçlar [hisar, kule], otluk, sulak yerlerle çevrilidir. Beş bin de kapısı vardır…[Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/5]

    Cennette “Reyyan” denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu, hamil’i Kur’an’a mahsustur.
    [Ramuz el-Ehadis-2, s. 326/4]

    Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır… [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/6]

    Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden [zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş] yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra, her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır…
    [Tezkireti'l Kurtubi, s. 323/554]

    Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil yer, dünya, ev bulunur. Her menzilde, içerisine girilmek üzere yetmiş kapı, her kapının da diğerinden girmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer… [Tezkireti'l Kurtubi, s. 323-324/555]


    Cennette mü’minin yüksekliği altmış mil yaklaşık 100 km olan bir inci çadırı vardır.
    [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10091]

    Genişliği de öyle yani altmış mildir. Orada mü’minin aileleri bulunacak. Mü’min onları bir bir dolaşacak… [Buhari, Müslim ve Tirmizi]; Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10092]

    Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın seksen bin hizmetçisi vardır. Onun için inciden, zebercedden [zümrüt benzeri kıymetli bir taş] ve yakuttan bir çadır kurulur. Bu çadır, Cabiye’den San’a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir. [Tirmizi], Büyük Hadis Külliyatı- 5, s. 412/10114]

    Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]

    Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564]

    Cennetin meyvesindan koparınca, yerine yenisi biter.
    [Ramuz el-Ehadis-1, s. 98/9]

    Cennetteki hurma ağacının dalları kırmızı altındır. Sapları yeşil zümrüttür. Yaprakları ipek gibidir. Meyvesi kule gibi iri taneli, kaymaktan yumuşak ve çekirdeksizdir.
    [Ramuz el-Ehadis-2, s. 451/4]

    Peygamber Efendimiz [sav] bir tabak incir hediye edilip ondan yedi ve sahabelerine: “Bundan yeyiniz. Eğer ben bir meyvenin cennetten indiğini söylersem işte cennetten inen meyve bu incirdir.” buyurdu.
    [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 313]

    Karpuzdan faydalanınız ve ona ta’zim saygı ediniz. Çünkü onun suyu cennetten, tadı da cennet tadındandır… karpuz cennet meyvelerindendir. [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 313]

    Cennette senin canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır.
    [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 414/10123]

    Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası [en küçük, en önemsiz] şark ile garbi ışıklandırır. [Ramuz el-Ehadis-2, s. 337/7]

    Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz tükenmez, elbiseleri eskimez. [Tirmizi], Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]

    Cennet ehli cennete, otuz ya da otuz üç yaşında sakalsız, kılsız ve gözleri sürmeli olarak girecekler.
    [Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 411/10109]

    Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz.
    [Tirmizi], Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6]


    Hurilerden her kadının üzerinde yetmiş kat elbise vardır ki birinin rengi diğerinde yoktur. Keza kendisine diğerinde bulunmayan yetmiş çeşit renkli koku verilir. Hurilerden her kadın için, inci ile süslenmiş kırmızı yakuttan yetmiş taht, her taht üstünde yetmiş döşek, her döşek üzerinde koltuk vardır. Hurilerden her kadın için ihtiyacı ve hizmeti için yetmiş bin hizmetçi kız ve yetmiş bin hizmetçi erkek vardır. Her hizmetçinin beraberinde, içinde çeşitli yemek bulunan altından tepsiler vardır ki müminlerden biri öbüründe önceki kapta bulamadığı tadı, lezzeti bulur…
    [Tezkireti'l Kurtubi, s. 333/591]

    Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her Cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı eser, elbiselerini ve yüzünü okşar. Bunun tesiriyle hüsün güzellik ve cemalleri yüz güzelliği artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları: “Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!” derler. Erkekler de:
    “Sizler de Allah’a kasem yemin olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz.” derler.
    [Müslim], Kütüb-i Sitte-14, s. 433/16]

    Eğer cennet ehli kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekileri aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu… [Tirmizi], Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10095]

    Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler [kadın, eş], ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir…
    [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1]

    Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İsterseniz şu ayeti okuyun: “Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar.”
    [Tirmizi], Kütüb-i Sitte-14, s. 427/9]

    Tuba cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır.
    [Ramuz el-Ehadis-2, s. 313/7]