OSMANLI DÖNEMİNDE TERME'NİN İDARİ YAPISI İdari düzenlemede Osmanlı devrinde de bugünkü Samsun ile Ordu havalisi Canik olarak adlandırılmıştır. XVI. yüzyılda Arım (Çarşamba) ile Canit-i Göl içinde yer alan Terme'nin, XVI. yüzyıla ait kaynaklarda Tirme, Tirmedus olarak yazılmış; 1576-1642 tarihli Canik Sancağı idari düzenlemesinde ise, Terme olarak kaydedilmiştir.3 Osmanlı klasik döneminden Cumhuriyet'e kadar bugün Ünye, Korgan, Kumru, Fatsa, Tekkiraz, Akkuş gibi Ordu'ya bağlı yerler ile birlikte Kavak, Yakakent, Alaçam, Bafra, Samsun merkez, Tekkeköy, Asarcık, Ayvacık, Çarşamba, Salıpazarı, Terme gibi Samsun'un ilçeleri Canik Sancağına bağlıydı. XVI. yüzyılın ikinci yarısında yedi kazadan oluşan Canik'in kazalarından biri de bugünkü Terme ile Ünye'nin batısındaki bazı köyleri de içine alan Terme veya o zamanki adıyla Tirme idi4 . XV-XVI. yüzyıllarda Samsun, Bafra, Kavak, Arım (Çarşamba yöresi), Terme, Ünye ve Satılmış (Fatsa, Korgan ve civarı) tımar nahiyeleri, aynı zamanda birer kadılık ve kaza statüsünde idi.5 Tanzimat'tan önce Sivas eyaletine bağlı bulunan Canik, 1847'de Trabzon Vilayetine bağlanmıştır. 1867 tarihli Vilayet Nizamnamesine göre Canik; Samsun, Bafra, Çarşamba ve Ünye kazalarından müteşekkil idi. 1877'de Terme ve Niksar'ın da ilavesiyle kaza sayısı altıya çıkmıştır.6 10 Şubat 1898 tarihinde Terme'nin kaymakamlıktan müdürlüğe tenzili gündeme gelmiştir. Bunun üzerine kaymakamlık olarak kalması için elli üç kişinin imzasıyla Sadaret'e bir telgraf çekilmiştir. Bu telgrafta Terme'nin kaza olarak bırakılmasına dair gerekçeler bütün ayrıntılarıyla aşağıdaki şekilde özetlenmiştir. Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde ticari faaliyetlerdeki yoğunluk ve mevkiinin ehemmiyeti sebebiyle müdürlükten kaymakamlığa yükseltilmiştir. Bir memleketin değeri üretim, imalat ve imarıyla ölçüldüğüne göre, Terme arazisinin verimliliği ve her nevi hayvan yetiştirmeye uygun olması sebebiyle civar kazalar arasında üstünlüğü ortadadır. Aynı zamanda sahile yarım saatlik bir mesafede ve Anadolu sahilinin adeta bir Tuna'sı mesabesinde büyük bir nehir ile Kudurub adıyla bilinen birinci derecede büyük bir limana sahiptir. Buradan kendi nüfusunun ihtiyacını karşıladıktan sonra mısır, pirinç, buğday gibi her çeşit hububatın gelen giden bine yakın gemilerle Karadeniz sahillerine nakledilmesi ile yılda yaklaşık iki milyon liralık bir deniz ticareti elde edilmektedir. Terme mükemmel limanı ve teknelerin işleyişine elverişli nehri ile kaza itibar edilmeye emsallerine göre daha layık bir konumdadır. Terme kazası Türk, Çerkez, Gürcü, Rum, Ermeni yüz altmış köye ve yirmi bin nüfusa sahiptir. Zaman zaman ortaya çıkan eşkıyanın bertaraf edilmesinde mevcut zabıta kuvvetleri yetersiz kalıp, civardan yardıma ihtiyaç duyulurken, nahiye statüsüne indirilmesiyle zabıta gücünde yapılacak eksiltme ve umur-i adliyenin lağvedilmesi emniyet ve asayişi ortadan kaldıracaktır. Bu da düzen ve intizamın bozulmasına, ticaretin sarsılmasına ve birçok fedakarlıkla kazanılan terakkinin mahvolmasına sebep olacaktır. Zahire almak için bin iki bin lira ile gelen gemiler ve tüccarlar emniyetin ortadan kalkmasıyla gelemeyeceklerinden, ticari faaliyetler canlılığını kaybedecek, bu ise felaket olacaktır. Memleketin her tarafında yapılan ıslahat ve imar faaliyetlerinden Terme de nasibini alacakken, müdürlüğe düşürülmesiyle bütün bunlardan mahrum olacak ve harabeye dönecektir. Bütün bu gerekçeler dikkate alınarak Terme kazasının kaymakamlık olarak bırakılması ve binlerce nüfusun ihya buyurulması istirham edilmiştir.