Osmanlı Devleti’nde Namaz ile İlgili Tenbihnameler

Konusu 'Osmanlı Tarihi' forumundadır ve Lasey tarafından 25 Şubat 2019 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Osmanlı Devleti’nde Namaz ile İlgili Tenbihnameler

    Osmanlı-Devletinde-Namaz-ile-İlgili-Tenbihnameler-1.


    Osmanlı Devleti’nde camiler, Kâbe’nin bir şubesi olarak bireysel ve sosyal hayatta pek çok işleve sahipti. Camiler, minberden mihraba, mihraptan kürsüye kadar devletin yönetim, ilim ve kültür merkezi olmuştur. Müslümanlar arasında cemaat şuurunun oluşması için halkın camiye gelmesi de zorunlu tutulmuştur.

    Sultan II. Mahmut döneminde (19. yüzyılın ilk çeyreği) halkın ibadetlerine daha sıkı sarılması, dini emirleri daha rahat bir şekilde yerine getirebilmesi ve ibadetlerini huzur içerisinde yapabilmesi içinuymaları gereken kurallar ile sosyal düzeni bozacakhareket ve tavırlardan kaçınılması gerektiğinin yöneticiler tarafından yazılı olarak halka duyurulmasınatenbihnâme denir.

    Bu tenbihnâmelerde müminlerin namaz vakitlerinde dükkânlarını kapatarak ve kahvehanelerde oturanların sohbetlerini yarıda keserek cemaate katılmaları tembih edilmiştir. Onların dünya ve ahiretlerini kazanmaları ve İslâm’ın nuruyla nurlanmaları istenmiştir. Cemaatle yapılan duaların daha makbulolduğu sıklıkla vurgulanmış, halkın beş vakit namazı camide kılması istenmiştir. İnsanların ticaret-i dünyeviyeyi bırakarak ticaret-i uhreviyeyi kazanmaları her daim teşvik edilmiştir.

    Müslümanların namazlarını cemaatle ve tadil-i erkânla kılmaları tavsiye edilmiş, özellikle Cuma namazının farzını kıldıktan sonra alelacele camiden çıkmayarak sünnetleri de eda etmeleri istenmiştir. Kıtlık zamanlarında, deprem ve sel gibi afetlerde, taun ve veba gibi salgın hastalıklarda Müslümanların ümmet şuurunu idrak ederek sabah namazını cemaatle kılıp ardından Ahkâf suresini okumaları ayrıca namazın akabinde üç defa “Allahu ekber Allahu ekber Allahu ekber La ilâhe illallâhu vallâhu ekber Allahu Ekber ve lillâhillâhi’l-hamd” diyerek dua etmeleri tembih edilmiştir.Çocukların duasının daha makbul olacağı düşüncesiyle özellikle sıbyan mektebindeki öğrencilerin dua etmeleri istenmiştir.Müslüman halk camide toplanarak Allah’ın rahmet ve bereketini umarak yağmur duası yapmış, yine kıtlık ve kuraklık gibi sebeplerle camilerde yapılan dualara rağbet etmiştir.

    Her daim halkın camide toplanması cami merkezli bir hayatın inşası için önemli bir basamak teşkil etmiş ve Müslümanın hayatının cami çevresinde yoğunlaşmasını sağlamıştır. Böylece hep birlikte avuçlarını semaya açarak dua eden ve ümmetin derdini dert edinen bir toplum hedeflenmiştir. Namaz kılanların birbirleriyle tanışmaları ve hâllerinden haberdar olmaları, Müslümanlar arasındaki sevgi, muhabbet ve dayanışmanın artmasına ve içtimai ruhun teşekkülüne vesile olmuştur.
    Fertleri disiplin ve intizama alıştıran, her işin kendisine has zamanda en iyi şekilde yapılması gerektiğini ifade eden namaz, cemaatle kılındığı takdirde bir cami kültürünün oluşmasını sağlamıştır. Yağmur duası yapıldıktan sonra yağmur yağmaz ise ya da zelzele gibi doğal afetler devam ederse bu felaketlerin sebepleri araştırılmıştır. Müslümanların oyun ve eğlenceye dalması, akaidinde zayıflık olması, savm u salâta rağbet etmemesi ve namazı cemaatle kılmaması bu afetlerin başlıca sebepleri olarak gösterilmiştir.

    Osmanlı ordusu sefere çıktığında halk camide toplanarak farz namazın akabinde ordunun muzafferiyeti için dua etmiştir. Devlet tarafından çıkarılan emir ve fermanlarda tüm Müslüman halkın “İslâm ordusunun muzafferiyeti için farz namazlardan sonra Fatiha-i Şerife okuması” tembih edilmiştir.

    Memurların namaz saatlerinde cemaate katılmaları istenmiş ve mesai saatleri de namaz vakitlerine göre belirlenmiştir. Memur ve kâtiplerin içinde bulundukları mevsim icabı sabah saat dörtte işe başlayıp akşam on buçukta işi bırakmalarının uygun olacağı kararlaştırılmıştır.

    Cemaatin cami çıkışında izdiham yaşamaması ve rahatsız olmaması için seyyar satıcıların cami önlerinde satış yapması yasaklanmıştır. Cami önlerinde cemaati temizlik noktasında rahatsız edecek durumlara müsaade edilmemiş ve bu hususta gayet titiz davranılmıştır. Cami ve mescit duvarlarına zararlı kartpostal ve afişler astırılmamış, cemaatin akâidini zedeleyecek durumlara mahal verilmemiştir.

    Camilerin yakınında oturan gayr-i Müslimlerin namaz sırasında cemaati rahatsız etmemesi emredilmiş, hatta camilere yakın mekânlarda Müslüman ahalinin oturması tavsiye edilmiştir. Ezan ile çan sesinin aynı zamana denk gelmesi Müslüman ahalice hoş karşılanmadığından, çan sesinin ezan ve namaz vakitleriyle çakışmamasına özen gösterilmiştir. Örneğin Galata’da bulunan Sultan Bayezid Camii’nin bitişiğindeki Hüseyin’in kahvehanesi ile Kiryako’nun dükkânında çalgı çalınıp oyun oynandığı için namaz kılan cemaatin rahatsız olduğu ihbarı yapılmıştır. Cami, mescit, tekke, medrese vesair mukaddes mekânlara yakın yerlerde fonograf çalınmasına kesinlikle izin verilmemesi istenirken bu hususta kusuru bulunan görevliler hakkında da işlem yapılması talep edilmiştir.

    Şer’i bir özür olmadıkça herkesin beş vakit namazını cemaatle eda etmesi istenmiş, halka ilmihal kitapları dağıtılarak onların bilinçlenmesine çalışılmıştır.Padişahın camiye gelenlere dağıttığı hediyeler, Müslüman gençleri ve çocukları camiye çekmiştir.

    Padişahın özellikle Cuma namazlarından sonra arzuhal takdim edenlere yaptığı ihsanlar,mübarek günlerde ve gecelerde verdiği hediyeler küçük büyük herkesin cami iklimini solumasını ve müminlerin kalplerinin mescitlere bağlamasını sağlamıştır.

    Darülaceze’de ve mekteplerde cemaatle namaza itina gösterilmesinin emredilmesi ayrıca bütün resmî daire ve mekteplerde ezan okunarak farz namazların cemaatle kılınmasının istenmesi üzerine bazı resmî kurumlara İmam Hatipler tayin edilmiştir.


    Çocukların camiye ve cemaate alışması, camilerin de çocuklarla süslenmesi amaçlanmıştır. Küçük yaşlardan itibaren çocukların kalbine ezan, cami ve cemaat mefhumu yerleştirilmiş ve çocuklar cemaatle namaza alıştırılmıştır. Mekteplerdeki talebelerin namaz eğitimiyle yakından ilgilenilmiş, mazeretsiz kılmayanlara ve Teravih namazında yaramazlık yapan çocuklara tembih mahiyetinde küçük cezalar verilmiştir.