Orucun hükmü nedir?

Konusu 'Oruç tutmak' forumundadır ve Eylül tarafından 22 Temmuz 2013 başlatılmıştır.

  1. Eylül

    Eylül Moderatör

    Orucun dinimizdeki hükmü nedir?

    Oruç tutmak, İslam'ın dayandığı Beş temel esastan birisidir. Aynı zamanda, İslam şeairlerinin de büyüklerindendir. Medine'de hicretten 1.5 yıl sonra, Şaban ayının 10. günü farz kılınmıştır. Farziyyeti, Kitab, Sünnet ve İcma' ile sabittir.
    Kur'an'da şöyle buyurulmaktadır:
    "Ey iman edenler! Sizden evvelki [ümmet]lere borç olarak yazıldığı [farz kılındığı] gibi, sizin üzerinize de Oruç tutmak yazıldı [farz kılındı]." [el-Bakara, 183].
    Oruç da namaz gibi bedeni ibadettir. Bu ibadetin en başta gelen özelliği, insanları kötülüklerden alıkoyması, nefsin azgın istek ve arzûlarını gemlemesidir. Hadis-i şerif'te şöyle buyurulur:
    "Oruç bir kalkandır [oruçluyu beşeri ihtiraslardan, kötülüklerden korur]. Oruçlu kimse, cahillik edip kötü söz söylemesin. Oruçlu, kendisiyle dövüşmek, itişip dalaşmak isteyen kimseye, sadece 'ben oruçluyum' desin."
    Orucun insanı kötü meyillerden koruması sebebiyledir ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bekar gençlere, şehevi hislerin baskısından kurtulmak için oruç tutmalarını tavsiye etmiştir. Orucun şehevi duyguları teskin ettiği, bugün ilmen de kabûl edilen bir gerçektir.
    Oruç ayı geldiği zaman cem'iyette suç işleme nisbetinde umumiyetle bir düşüş görülür. kötülükler asgari hadde iner. Buna mukabil hayır-hasenat çoğalır. Ferdler arasında candan bir kaynaşma ve muhabbet hasıl olur. Karşılıklı yardımlaşma, dayanışma artar. Orucun bu içtimai te'sirinin sebebini Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şu hadis-i şerifleriyle beyan buyurmuşlardır:
    "Oruç ayı Ramazan geldiğinde, Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır ve bütün şeytanlar da zincire vurulur."
    Orucun Allah katındaki büyük değer ve kıymeti, bir hadis-i kudside şöyle belirtilir:
    "İnsanoğlunun işlediği her hayır ve ibadet[te] kendisi için [bir haz ve menfaat endişesi var]dır. Fakat oruç böyle değildir. Oruç sırf Benim rızam için edilen bir ibadettir. Onun mükafatını da Ben veririm."
    Diğer bir hadis-i kudside ise şöyle buyurulur:
    "Her iyiliğe karşı, 10 mislinden 700 misline kadar mükafat vardır. Ancak orucun mükafatı bu
    ölçünün dışındadır. Çünkü o Benim içindir. Onun mükafatını ancak Ben veririm."
    Bu ifadelerden anlaşılıyor ki, her hayır ve ibadet için 10 haseneden
    700 haseneye kadar belli bir sevab takdir edildiği halde, oruç için sevab miktarı hudutsuz
    tutulmuştur. Onun mükafatını takdir etmeyi de, Yüce Allahu Teala meleklerine bırakmayıp kendi Zat-ı
    Akdesine saklamıştır. Bu yüzden mü'minler kıyamet günü, tutmuş oldukları oruca karşılık, hiç
    ummadıkları miktarda büyük sevablar ile karşılaşabileceklerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hususa
    şu şekilde işaret buyurmuşlardır:
    "Oruçlunun iki sevinci vardır: Birisi, iftar vaktindeki [oruç açmak] sevinci; diğeri, Rabbine kavuştuğu zamanki orucu[nun mükafatı] ile sevincidir."
    Oruç tutan kimselerin nail oldukları yüksek fazilet ve şerefli mevkie bazı hadislerde şu şekilde işaret buyurulur:
    "Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan kıyamet gününde [Cennete] yalnız oruçlular girerler. Onlardan başka hiçbir kimse giremez. [Kıyamet gününde] "Oruçlular nerede?" diye nida edilir. Oruçlular kalkıp girerler. Oruçlular girdikten sonra da kapı kapanır, artık hiç kimse o kapıdan içeri giremez."
    "Allah'a yemin ederim ki, oruçlu ağzın açlık kokusu, Allah katında, misk kokusundan daha hoş, temiz ve daha sevimlidir."
    "Üç kişinin duası reddolunmaz:
    1 -) İftar edinceye kadar oruçlunun,
    2 - )Adaletli devlet reisinin,
    3 - )Mazlumun."