Selef-i Salihin’in (Ashab-ı Kiram, Tabiin ve Evliya’nın) hayatlarını okuyan kimsenin ölmüş olan kalbi dirilir. İşlerin akıbetini düşünen kimse elbette en faydalı şeylerle meşgul olur. Bir topluluk Ma‘ruf-i Kerhi’nin (rah.) yanında uzunca oturdu. Onlara dedi ki: “Kalkmak istemiyor musunuz? Halbuki güneşin sevki ile vazifeli melek vazifesinden bir an ayrılmaz.” (Zaman hızla akıp gidiyor). Ölümü vaktinde Ebubekir Nehşeli’nin (rah.) yanına girdiler. Onu ima ile namaz kılarken gördüler: “Bu halde de mi?” dediler, “Amel defterimi dürülmeden önce doldurmaya uğraşıyorum” dedi. Ebubekir Attar anlattı: Vefatı vaktinde Cüneyd-i Bağdadi’nin (rah.) yanında idim. Hasta idi ve oturarak zahmetle namaz kılıyordu. Ruh ayaklarından çekilip hareket ettiremeyinceye kadar böyle devam etti. Ayakları hep yara bere içinde idi. Onu gören biri: “Bu ne hal” dedi, o “Bunlar nimetlerdir” dedi. Namazı bitince müridlerinden ve evliyadan Cüreyri ona “Biraz yatsanız” dedi, o “Allahü Ekber, Ey Ebu Muhammed, hesaba çekileceğimiz vakitleri boşa geçirmemeliyiz” dedi. Ruhu tamamen çıkıncaya kadar böyle devam etti.