Biyografi Ömer Fazil Aköz Kimdir Kısaca Hayatı

Konusu 'Biyografiler' forumundadır ve Lasey tarafından 7 Aralık 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Ömer Fazil Aköz Kimdir Kısaca Hayatı

    1889 tarihinde Kastamonu’da doğmuştur. Hıfzını ve rüşdiye tahsilini Kastamonu’da tamamlamış daha sonra İstanbul’a gitmiş ve Debbağ Yûnus Camii imam-hatibi Hasan Sabri Efendi’den aşere, takrîb ve İbnü’l-Cezerî’nin Tayyibetü’n-Neşr’ini okuduğuna dair icâzetnâmesini almıştır. Osmanlı devrinde İstanbul’da Posta Telgraf Nezâreti imamlığı ve Dolmabahçe Valide Sultan Camii hatipliği yapmıştır. Kastamonu Dârülhilâfe Medresesi tefsir, fıkıh, Kur’ân-ı Kerîm müderrisliği, Nasrullah Camii hatipliği ve Sinan Bey Camii imamlığı yapmıştır. 1936’da görevini naklettiği İstanbul’da Üsküdar-Beylerbeyi Abdullah Ağa, Büyük Selimiye ve Fâtih camileri imamlıkları yapmıştır. Fâtih Camii başimamı iken aynı zamanda Mushafları Tetkik Heyeti reisliği vazifelerinde bulunmuştur. İstanbul İmam-Hatip Okulunun ilk açıldığı yıllarda orada Kur’ân-ı Kerîm, Arapça ve fıkıh dersleri okutmuştur. Hâfız Ömer Efendi 15 Temmuz 1952’de Çankırı civarında bir trafik kazasında vefat etmiş, İstanbul’a getirilerek Edirnekapı civarına defnedilmiştir. Hâfız Ömer Efendi, Osmanlı devrinde bir Ramazan ayında Ravza-i Mutahhara’da mukabele okumak için Medine’ye gönderilenler arasında da yer almıştır.

    Ali Rıza Sağman, Ömer Efendi’yi şöyle anlatmaktadır: “Hâfız Ömer Efendi hocalarından Geyveli Hâfız İbrahim Efendi’ye öyle sargın sevgi ile bağlandı ki Hâfız İbrahim 75 yaşında olduğu halde ittihatçıların zulüm ve gadrine uğrayarak 1923’te Sinop’a sürgün gittiğinde Hâfız Ömer de peşinden giderek ihtiyara menfâsında esir pazarından alınmış köle gibi hizmet etti. Sesi güzel ve tatlı değildi, yükseklere de çıkamazdı, fakat tecvidi sayesinde okuduğu zaman hudû ve huşû ile dinlenirdi. Sesinde öyle bir tokluk ve kalınlık vardı ki hoparlöre ihtiyaç göstermez, Fatih Camii’nin minberinde hutbe okurken sesi koca mâbedin her tarafından anlaşılarak işitilebilirdi.” Kastamonulu Mehmet Feyzi Efendi’den nakledilen bir hatırası şu şekildedir: “Hıfzımı ve talimimi Hâfız Ömer Efendi’den tamamladım. Hoca Efendi Sinan Bey Camii imamı idi. Ben de dersimi orada kendisine verirdim. Akşam namazından sonra cemaat camiden çıkınca kapıyı içten kilitlerdik. Pencereden takip eden olursa Kur’an okuduğumuzu anlamasın diye Hoca Efendi mihraba oturur ben de minberin arkasına otururdum. Ardından kendisine cüzümü okurdum. Bazen de dersim birikir birkaç cüzü bir akşamda okurdum.” Nusret Vardar Hoca anlatıyor: İmam-Hatip’te dersimize geldiğinde her hafta bir konuyu ödev olarak defterimize yazmamızı ister, hafta sonunda defterlerimizi toplardı. Defterlerimizi dağıtırken her defterin arasına 5 lira para koyardı. Ödevini yapmamış olanların defterine 10 lira koyardı. O kadar saygın bir kimseydi ki, biz hocamız 10 lira verecek ve mahcup olacağız diye ne yapar eder ödevimizi yazmaya çalışırdık.

    Hâfız Rıza Çöllüoğlu anlatıyor: ‘Ömer Aköz’ün başimamlığı sırasında Fatih Camii’ne tayin oldum. 17-18 yaşlarında olmama rağmen onun nöbetini iple çekerdim. Çok tatlı Kur’an-ı Kerim okurdu. Devamlı hatimle namaz kıldırırdı. Onun ölümüyle Fatih Camii birçok özelliğini kaybetti. Saat gibi işlerdi. Orada vazife ihmali mümkün değildi. Ya ayrılacaksın ya da vazifeye iyi devam edeceksin. Çünkü kendisi öyleydi.”