Öfke ile nasıl başa çıkılır?

Konusu 'Dini sohbetler' forumundadır ve Eylül tarafından 5 Mart 2014 başlatılmıştır.

  1. Eylül

    Eylül Moderatör

    Öfke ile nasıl baş ederiz

    İnsan fıtratında pek çok hissiyat barındırır. Neşelenmek, üzülmek, sinirlenmek ya da dingin olmak bize yaratılışımızda verilen özelliklerdir. Bunların ihtiyat olanı, yerinde ve zamanında cereyan edeni tabi ki normal olan davranıştır. Ancak üzülmesi gereken bir insanın kahkahayla güldüğünü, sakin olması gerekenin aşırı tepkiyle sinirlendiğini gördüğümüzde bu davranışı garip buluruz. Şundan dolayı bu hal; insanın fıtratına aykırı davrandığını gösterir. Bu aykırılığı belki en kuvvetli olarak hissettiğimiz duyguysa öfkedir.

    Birçok kaynakta yer alan hali ile öfke; kişinin engellenme, reddedilme, haksızlığa uğrama gibi kişilik örselenmelerinde yaşanan bir karşı çıkış, geçici bir tepkidir. Dikkat etmemiz gereken nokta ise verdiğimiz tepkiler geçici olsa dahi, etkisinin uzun süre kalıcı olacağıdır.

    Günlük yaşamımız da devamlı olarak birileri ile iletişm halindeyiz. Örneğin devamlı olarak bir duygu alışverişi yaparız. Yüzümüz biraz asılınca, veya dudaklarımıza güzel bir tebessüm yerleştiğin de etrafımızdakiler hemen bu durumun sebebini sorarlar. Fakat kimi zaman öyle duygularımız olur ki kimsenin birşey sormasına gerek kalmadan biz naklederiz karşımızdakine. Bu duyguların başındaysa öfke gelir.

    Bir de pek çoğumuz öfke duygumuzu dışarı yansıtırken muhatabımızı kırdığımızı düşünemeyz. Hatta çoğu zaman kızgınlığımızın sebebi çok farklı bir mesele olsa bile kabahatsiz bir kimseyi , yakınımızda olan dostumuzu, arkadaşımızı incitiriz.


    Hz. Muhammed Aleyhî salatu vesselam bu hususta; “Öfke şeytandandır. Şeytan ise ateşten yaratılmıştır. Ateşi söndüren de sudur. Onun için biriniz öfkelendiğinde hemen abdest alsın” buyurarak öfke ateşini su ile söndürmemizi nasihat etmiştir. Yine Hz. Muhammed Aleyhî salatu vesselam bir tavsiyesi olarak; “Kişi ayakta iken öfkelenirse, hemen otursun. Öfkesi giderse iyi, gitmezse hemen yatsın” hadis-i şerifde uygulandığı takdirde insanın öfkesinden uzaklaşmasına vesile olacaktır.

    Öte yandan öfke insanı zayıf gösteren bir durumdur. İnsan ancak niyetini güzel bir şekilde ifade edemediği takdirde öfkelenerek acziyetini ortaya çıkarmaktadır. Hz. Muhammed Aleyhî salatu vesselam bu konuda da “Asıl pehlivan güreşte yenilmeyen kişi değil, öfke anında öfkesine hakim olan kimsedir” buyurmuş, ancak öfkemize hakim olarak gerçek manada güçlü olacağımızı hatırlatmıştır. Öyle ise bize düşen kendimizi bilmek, insanları incitmeden derdimizi anlatmanın yoluna gitmek ve öfke ateşi ile içimizdeki güzellikleri küllendirdiğimizi idrak etmek olmalıdır.

    Öfkeyle başa çıkmak için öncelikle kişinin kendini bilmesi, örneğin öfkeli olduğunu fârk etmesi gerekmektedir. Bunun için yapacağı en doğru hareketse çevresindeki insanların uyarılarını dikkate almak, davranışlarını gözden geçirmektir. Yalnız her şeye rağmen insan öfkesine hakim olamıyor ise, öfkeden ötürü çevresindeki insanlara bir kez olsun fiziksel şiddet uyguladıysa, öfkelendiği zaman eli ayağı titremeye başlıyorsa mutlak bir uzmandan yardım alması ve tedavi görmesi gerekmektedir. Unutmamamız gerekir ki öfke (kızgınlık) ateşten bir duygudur. Ateşse en çok düştüğü yeri yakar. Öfke ateşi ise en çok öfkelenene zarar veriir.