Nas suresi niçin indirilmiştir?

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Lasey tarafından 3 Şubat 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Nas suresi hakkında bilgi

    (سورة الناس)
    Kur’an-ı Kerim’in yüz on dördüncü ve son suresi.


    Adını her ayetinin sonunda yer alan nas (insanlar) kelimesinden alır. Altı ayet olup fasılası “س” harfidir. Felak suresiyle birlikte Muavvizeteyn (Muavvizetan: her türlü kötülükten Allah’a sığınmayı ifade etmekle başlayan iki sure) ve Mukaşkışetan (şirk ve nifak hastalığından uzak olmaya vesile olanlar), İhlas ve Felak sureleriyle birlikte Muavvizat adını alır. Nas suresinin Felak suresiyle birlikte nazil olduğu konusunda ittifak varsa da Mekke döneminde mi yoksa Medine döneminde mi indirildikleri hususunda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Ancak surenin muhteva ve üslubu Mekki olduğu yönündeki görüşleri kuvvetlendirmektedir (nüzul zamanı ve nüzul sebebiyle ilgili değerlendirmeler için bk. FELAK SuRESİ).

    Felak suresinde olduğu gibi Nas suresinde de kötülüklerinden Allah’a sığınılacak şeyler bildirilir. Surede, pusuda bekleyip kötü düşünceler aşılayan cin ve insan şeytanının şerrinden Allah’a sığınılması emredilmektedir. İlk üç ayetinde Allah’ın “rab, melik, ilah” sıfatlarına vurgu yapılması O’nun ebeveyn şefkati gibi insanlara olan yakınlığına, koruyuculuğuna, bütün kötülükleri etkisiz kılma hakimiyet ve gücüne işaret etmektedir. 4. ayette kötülüklerinden sığınılacak varlıkların nitelikleri belirtilirken kullanılan “vesvas” kelimesi “sürekli vesvese veren, gizli telkinlerde bulunan” anlamına gelir. Bu kavramın Kur’an’daki kullanılışı göz önünde bulundurulduğunda vesvese veren şeytanın, kişinin nefsani arzuları ve kötü insanlardan ibaret olduğu anlaşılır (M. F. Abdülbakī, el-MuǾcem, “vesvese” md). Aynı ayette yer alan hannas (sinsi) kelimesi de kendisinden sığınılacak varlığın niteliğini göstermektedir.

    Ebu Mansur el-Matüridi, Nas suresinde Allah’ı niteleyen “rab, melik, ilah” kelimelerinin dar kapsamlı “nas” yerine felak suresindeki gibi bütün yaratılmışları içine alan “ma halak” (yarattığı her şey) terkibine izafe edilmemesinin sebebini şöyle açıklamaktadır: İçlerinde rab edinilenler ile hükümdarların bulunması ve Allah’tan başkasına ibadet yapılmasıyla bilinen varlık türü insandır. Surede insanları yaratan, rahmetiyle geliştirip yaşatan, bütün bir kainata olduğu gibi onlara da hakim bulunan ve tapınılmaya yegane layık olanın sadece Allah olduğu mesajı verilmektedir. Ayrıca İslam anlayışına göre insan kainatın en değerli varlığıdır, ona nisbet edilen şeyler (rab, melik, ilah) bütün yaratıklara nisbet edilmiş sayılır (ayat ve süver, s. 128-130).

    Nas suresinin faziletine dair birçok rivayet nakledilmiştir. Genellikle İhlas ve Felak surelerinin de yer aldığı rivayetlerde Muavvizat’ın Kur’an’ın üçte birine denk gelen fazileti, şifa verici ve koruyucu özellikleri, yatmadan önce ve her namazdan sonra okunmasının gereği vurgulanmaktadır. Hz. aişe’den nakledilen bir hadise göre Resulullah rahatsızlık zamanında ve gece yatağa gireceği sırada İhlas, Felak ve Nas surelerini üç defa okuyup avuçlarına üfler ve elleriyle bütün vücudunu sıvazlardı (Buhari, “Feżaǿilü’l-Ķurǿan”, 14; Ebu Davud, “Edeb”, 98; surenin faziletiyle ilgili diğer rivayetler için bk. Şevkani, V, 518-519; İbrahim Ali es-Seyyid Ali isa, s. 414-437).

    Nas suresiyle ilgili olarak yapılan çalışmalar arasında İbn Sina’nın (Delhi 1311/1893; nşr. Hasan asi, et-Tefsirü’l-Ķurǿani ve’l-luġatü’ś-śufiyye fi felsefeti İbn Sina, Beyrut 1403/1983, s. 121-125), Burhaneddin İbrahim b. Muhammed el-Meymuni’nin (Süleymaniye Ktp., Yenicami, nr. 151), Muhammed b. Abdülvehhab’ın (nşr. Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman er-Rumi, Mecelletü’l-Buĥuŝi’l-İslamiyye, sy. 33 [Riyad 1412/1992], s. 143-179) ve Ali Şeriati’nin (el-Münteķā, IV/12 [1988], s. 75-84) Tefsiru sureti’n-Nas adını taşıyan eserleri zikredilebilir.